Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
12. Bölüm: Fabrika Alevleri - Sözümoki
29 Temmuz 2025, Salı 22:34 · 11 Okunma

12. Bölüm: Fabrika Alevleri

Fabrikanın önüne vardığında kapı zincirlerle kilitlenmişti. Eylül zinciri kırmak için taşlardan yardım aldı, elleri kan içinde kaldı ama kapıyı açmayı başardı. İçeri girdiğinde ağır bir barut kokusu vardı. Bodrumun köşelerinde patlayıcılar yerleştirilmişti.
Zamanlayıcıyı gördü: 10 dakika.
Eylül, kaseti ve Leyla’nın eşyalarını kurtarmak için önce kanıtları aldı, sonra patlayıcıları etkisiz hale getirmeye çalıştı ama yetişemeyeceğini anladı. Tam o sırada dışarıdan motor sesleri geldi. Aslanbey’in adamları yaklaşıyordu.
Eylül fabrikanın arka kapısından kaçarken bir patlama sesi gökyüzünü sardı. Fabrika alevler içinde kaldı. Alevlerin ışığı gölün üzerine vuruyordu.
“Beni susturamayacaksınız!” diye haykırdı.
Kasabaya döndüğünde meydan hâlâ karışıktı. İnsanlar fabrikanın patladığını görünce panik oldu. Fuat Aslanbey, Eylül’ün gözlerine bakarak dişlerini sıktı:
“Ne istiyorsun? Ne olacak da susacaksın?”
Eylül dimdik durdu:
“Adalet. Leyla için, babam için, herkes için adalet.”
Kalabalık bu kez Eylül’ün arkasında durmaya başladı. Yıllardır korkuyla susturulan kasaba halkı, ilk defa Aslanbeylere karşı bağırmaya başladı.
“Yeter artık! Gerçeği söyleyin!”
Eylül, Aslanbey malikanesine gizlice girdi. Babasının defterindeki son ipuçlarını takip ederek Leyla’ya ait bir günlük buldu. Günlükte şunlar yazıyordu:
“Eğer bu satırları biri okursa bilsin ki beni sevdiğim için öldürdüler. Ahmet’le kaçacaktık ama yakalandık. Beni göle attılar. Onlar kazanacak sandı ama bir gün biri gerçeği bulacak…”

Eylül defteri eline alıp gözyaşlarıyla okudu. “Baba, Leyla… yemin ederim bu savaş bitecek.”
O gece göl kenarına gitti. Ay ışığı suyun üzerinde parlıyordu. Leyla’nın hayalini gördüğünü sandı. Beyaz elbiseli bir kadın gölün kıyısında ona doğru yürüyordu.
“Eylül… cesur ol,” dedi hayaletimsi bir ses. “Benim ruhumu özgür bırak.”

Eylül korkuyla geri adım attı ama bir yandan içindeki öfke büyüyordu.
“Benimle misin, Leyla?”
Kadın gülümsedi, sonra bir anda sisin içinde kayboldu.
Eylül, kasabanın tüm halkını topladı. Leyla’nın kasetini ve mektuplarını herkese okudu. İnsanlar öfkelendi, Aslanbey malikanesine yürüyüş başladı. Polisler de geldi. Fuat Aslanbey kaçmaya çalışırken halk tarafından engellendi.
“Yıllardır bu kasabayı yönettik, bize karşı gelemezsiniz!” diye bağırdı Fuat.
Eylül öne çıktı:
“Adalet zamanı geldi.”
Polisler malikaneyi bastı, Aslanbey ailesi gözaltına alındı. Eylül, babasının defterini bir kez daha açtı. Orada yazan son satırlar kalbine saplandı:
“Kızım, eğer bu satırları okuyorsan, başardın demektir. Seni seviyorum.”

Eylül gözyaşlarıyla defteri kapattı. Göğe bakıp “Başardım baba,” dedi.
Leyla’nın mezarı gölden çıkarıldı. Eylül, onun eşyalarını yanına koyarak dua etti. Kasaba halkı Leyla’nın adını saygıyla andı. Gölün sessizliği, sanki yıllardır beklenen huzuru bulmuş gibiydi.
Kasaba artık Aslanbeylerin baskısından kurtulmuştu. İnsanlar gölün kenarında toplanıp Leyla’nın anısına mumlar yaktı. Eylül göle bakarken içinden şunu geçirdi:
“Bu sadece bir son değil, aynı zamanda bir başlangıç.”
Babasıyla Leyla’nın yarım kalan hikayesini tamamlamıştı ama içinde yeni sorular vardı. Gölün karanlığı hâlâ ona bir şeyler fısıldıyordu.

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Zıpır çocuklar hakkında ne düşünüyorsun?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.