34
Köyde bazı geceler Taşköprü'ye gider ve Çoruh'un akışını izlerdim. Suyun akışının olağanüstü sesleri beni yıldızlı gecelerin düşlerine bırakır ve derin bir huzur verildi...
Ama bugün Taşköprü'ye gelme sebebim biraz başkaydı. Onu düşünüyordum yani Zühre'yi...
Dedem, Zühre'nin bir hediye getireceği bana söylediği günden beri gözüme uyku girmez olmuştu. Merakla Zühre'nin ne getireceğini düşünürken Taşköprü'ye lapa lapa kar yağmaya başladı... Bu saatlerde karın yağışını dedemin evinde masalsı güzellikte olduğunu bilirdim... Yağan kara aldırmadan adımlarımı yavaşlattım... Zühre'yle bir kere olsun konuşmuşluğumuz yoktu lakin dedem arada bir anlatıyordu onu. Hediyeye ne gerek diyordu bazen dedem ve nenem de onaylıyordu onu...
Bir ay geçmişti ki ikindi vaktinden önce Zühre'nin ailesince dedemin evine hediye bir kilim getirmişlerdi. Zühre o gün gelmemişti. Dedemin dediğine göre kilimi yetiştirebilmek için iki gün uyumayan Zühre, bugün de yorgunluktan gelmemişti... Kilim rulo halinde bir köşede beklerken bakmaya cesaret edemiyordum ona. Çünkü Zühre geliyordu aklıma... Korkulu hali geliyordu aklıma ... Belki de bu kilimle şimdi çok mutluydu kim bir... Gülünce eminim yüzünde güller acıyordur Zühre'nin.
Bir ara cesaretimi toplayıp kilimi açtım. Aman Allahlım! bir de ne göreyim... Bizim köyün köprüsünde yıldızları dokunmaya çalışan bir genç ve nazlı Çoruh ... Karşı da büyük dağ. Evet ta kendisi... Bu geçen gece Taşköprü de Zühre'yi düşündüğüm gecenin birebir aynısı... Gözyaşlarımı tutamayıp uzun süre ağladım... Kilimdeki yıldızlara dokundum bir süre.... Gecen gece Taşköprü'de ne hissetiysem yine aynı şeyleri hissettim... Ama nasıl olabilirdi ki bu... Zühre beni o gece Taşköprü'de mi görmüştü acaba. Bir süre bunu düşündüm... Ama bu aklıma pek te yatmadı yani bu mümkün olamazdı ki diye düşündüm bir süre.... Sustum gece gibi... Aklım durdu bir süreliğine...
Bu gece bu kilimle bir şeyi daha öğrendim. Benim artık eski Tahir olmadığım gerçeği... Evet...
...