Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
49 Taşköprü  nün güzergahında olan bir  köye vaktiyle bir - Sözümoki
29 Aralık 2019, Pazar 18:32 · 408 Okunma

49



Taşköprü'nün güzergahında olan bir  köye vaktiyle bir kervan gelmişti... Bu kervanda köye yakın bir handa mola vermişlerdi. Âmâ moladan önce  kervanda  bir esirci kadın önde, iki beyaz cariyesi arkasında yürüyordu. Kervan halkı veba (ta ’ün) salgınından dolayı perişan olmuştu . Köyde ise  esnaf cenaze defnetmekten dükkânlarını açamaz olmuşlardı. Bütün camilerde vebanın yok olması için dualar ediliyordu. Bu veba kervan yoluyla da hızlı bir şekilde yayılıyordu...

Böyle bir zamanda bir  kadın  ve cariyeleri  yürürlerken arkalarına iki serseri takılır. Bunlar vaktiyle  sarayda tulumbacı olarak çalışan “etrâk-ı bî-idrâk” rezillerdir. Cariyelerin peşlerine takılıp, laf atmaya başladılar. Esirci kadın, güngörmüş bir Osmanlı hatunudur. Bakar ki bu adamlar işi büyütecekler, duruma müdahale eder:
Bakın  yiğitler, bu hatunlar cariyedirler. Beğendiniz ise akçasını verin, halayıklar sizin olur. Yoksa böyle söz atıp, ardına düşmekle olmaz. Buna edepsizlik derler, diye serserileri bir güzel azarlamıştı.
Kervan dışında köyde yaşayan gençlerin bir kaçını  da feci şekilde döven bu uyuz tipler, esir kadınlara söz atmaktan utanmayan bu kabadayılar, esirci kadının sözlerini gururlarına yedirememişlerdi. Hanın önüne   gelindiğinde ayranları kabarmış ve cariyelere saldırıp, kızları bıçakla yaralayıp firar etmişlerdi. O sırada civarda bulunan zaptiye  Salim Sagulu olayı görüp hemen kabadayıların peşine düşmüştü . Şaşkın kabadayılar köyün   bir sokağına kaçmışlar ama sokak çıkmaz sokak olduğunu bilememişler.  . Salim Sagulu  ikisini de köşeye sıkıştırmış ve yakalayıp Kadıya göndermişti. Olay hemen Liva makamına yazılmış. Ve cevap gecikmeksizin  gelmişti.  Hemen olayın olduğu gece  iki kabadayı  idamlarına ilişkin emir gelmiş ve hiç vakit geçirmeksizin o gece  olayın geçtiği yerde bu   kabadayılar   idam edilmişlerdir.
Veba salgını bu zamana kadar köyde  hiç ama hiç görülmemişti... Kendilerini ne kadar gizlerse gizlesinler kervan yoluyla  bu tip hastalıklar yayılıyor ve köylüleri etkiliyordu....
Dedemin bir sözü geldi aklıma
Osmanlı'da üç şey gizlenmezmiş; 
Aşk
Öksürük
Fakirlik

Handa dinmeye çekilen bu kervanda o vakitler önemli bir zat olduğu anlaşılan ama kendisini gizlemeyi marifet sayan bir kişi vardı... Bu kervanın yola çıkmaması gerektiğini söyleyip duruyordu. Kervandakiler neden böyle dediklerine bir anlam vermiyorlardı... Konuşması, kılık kıyafeti ve  davranışları ile hemen göze çarpıyordu... Kervan Şam'dan
yola çıkmıştı sırasıyla  Urfa, Harput ve Erzurum üzerinden bizim köye yakın bir bir köye ulaşmışlardı... Kervan yolculuğu süresince bir çok tehlike atlatmışlardı. Eşkıyalık yapanlardan tutun da kız kaçıranlar, cinayet işleyenler ve kanun kaçakları hilebazlar , sahtekar cambazlar, madrabazlar, kumarbazlar,   serkeşler, ayyaşlar, tütün ve ipek kaçakçıları, vatan hainleri vb kişiler de   kervana katılmak istemiş ama gerçek yüzleri  çok çabuk ortaya çıkmaktaydı ...   Kervana kimi zaman çile  çekenler,  mazlumlar, yetimler, evsizler de katılmaktaydı. Bunlar da kervan yolculuğunun güzellikleriydi belki de...
İşte bu kervan kadar türlü zorluklar geçirmişti... Ama kervanın güvenliğinden sorumlu Pala Kamil Dayı en ilginç hikayeyi sona saklamış gibi bir aşiret çatışmasının ortasında kaldıklarını ve her şeyin sonun geldiklerini düşünmüştü...
Bizi her iki aşiret te düşman aşiret mensubu olarak görmüş ve kılıçlar ve tüfekleri ile bizi korkutmaya çalışıyorlardı... Kervan için yolda olduklarımızı dilimiz döndüğünce ve sabrımız elverdiğince anlattık...  Ne kadar laf anlattık  bilmiyoruz ama gün tükenivermişti... Gece bir aralık zaptiye kuvvetleri bizi yolumuza gitmemiz konusunda salık verdi...
Biz de yola koyulduk... İşte buraya kadar geldik.... Yolumuz Gence ve Bakü üzerinden Hazar denizini geçip Buhara'ya ulaşmak diye söyledi Pala Kamil Dayı. Bu uzun yolculukta Allah (C.C)  onların yar ve yardımcıları olsun...

Köyün sakin hayatı tüm sıradanlığı ile sürüp gidiyordu... Benim içinde Zühre'nin ateşi yanmaktaydı. Hangi zamanda nerede ve nasıl ve kim ile yasamaktaydı... Bir kez olsun onu görsem, bir kez olsun gülüşünü izlesem, nasıl mutlu olurum... Ama bu şimdi mümkün görünmüyor. Bunu sanırım zaman gösterecekti...
...

1 kişi beğendi ·
Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
İadeiziyaret konusunu nasıl değerlendiriyorsun?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.