Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
6. Bölüm: Suyun Altındaki Ev - Sözümoki
25 Temmuz 2025, Cuma 20:29 · 4 Okunma

6. Bölüm: Suyun Altındaki Ev

Eylül, dalış tüpünü takıp gölün karanlık sularına daldığında, ilk anda vücudu buz gibi suyun keskinliğiyle ürperdi. Fenerin ışığı bulanık suyu zorla yarıyor, her şey sisli bir rüya gibi görünüyordu. Sanki göl, ona adım adım yaklaşan görünmez ellerle sarılıyor, “Geri dön,” diye fısıldıyordu.
Derinlere indikçe etraf sessizleşti. Suyun uğultusu dışında hiçbir ses yoktu. Haritada işaretlenmiş noktaya geldiğinde, karşısına yosunlarla kaplı, yarı batık bir yapı çıktı. Sanki gölün dibinde yıllardır unutulmuş bir ev vardı.
Kapıya yaklaşırken fenerin ışığında eski bir tabela belirdi:
“Leyla.”
Eylül’ün kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. Babası bu evi neden gölün altına saklamıştı? Kapının kolunu çevirdiğinde, sanki suyun içindeki kapı yılların ağırlığıyla inledi ve açıldı. İçeri girdiğinde, odalar suyla doluydu ama mobilyalar hâlâ yerindeydi.
İlk odada, duvarda çerçevelenmiş bir fotoğraf asılıydı. Fotoğrafta babası ve Leyla gülümsüyordu. Altında küçük bir not yazıyordu:
“Seni kurtaracağım, ne olursa olsun…”
Eylül elleri titreyerek fotoğrafı aldı. Bir çekmeceyi açtığında, suya karışmamış bir defter buldu. Defteri hızla çantasına koydu. Tam o sırada arkasından bir ses geldi. Su kabardı, biri mi vardı? Feneri çevirdiğinde hiçbir şey görmedi ama kalbi çarpıyordu.
Evin bodrum gibi görünen bir merdiveni vardı. Merdiven aşağı doğru uzanıyordu. Eylül merdivenden inmek için suyun içinde süzüldü. Aşağıda küçük bir kasa buldu. Kasanın üzerinde babasının adı yazılıydı.
“Ahmet Kaya – Gerçek.”
Kasanın kilidini açmaya çalışırken, suyun dışında bir gölge belirdi. Sanki birisi gölün kenarından onu izliyordu.

Dalış tüpündeki hava azalırken Eylül kasayı açmayı başardı. İçinden eski kasetler, bir günlük ve bir anahtar çıktı. Anahtarın üzerinde “Kasabanın Eski Fabrikası” yazılıydı. Eylül anahtarı çantasına koydu, günlükten bir sayfa açtı:

“Leyla’yı koruyamadım. Onlar her şeyi göle gömdüler. Eğer biri bu satırları bulursa, bilsin ki kasabadaki eski fabrika sadece bir bina değil… bir mezar.”

Bu satırları okurken gölün üzerinde bir teknenin sesi duyuldu. Yukarıda onu bekleyen adamlar vardı. Çıkmak zorundaydı.
Eylül gölün yüzeyine çıkarken bir kurşun suya saplandı.
“Orada! Gölün içinde!” diye bağıran bir ses duyuldu.
Adamlar tüfeklerle göle ateş ediyordu. Eylül panik içinde teknenin altından yüzerek kıyının diğer tarafına ulaştı. Yorgunluktan nefes nefese kaldı ama çantasını bırakmadı.
Ormanın karanlığına sığınarak eve döndü. Çantayı açıp günlükteki diğer sayfaları okumaya başladı. Babasının yazısı titrek ve aceleyle yazılmıştı:
“Eylül, bu kasaba karanlık bir sırla yaşıyor. Leyla bir kaza sonucu ölmedi; onu susturdular. Fabrikanın bodrumunda sakladıkları şey, bu kasabanın sonunu getirebilir.”
Eylül gözyaşlarını sildi. Artık yapması gereken belliydi:
Eski fabrikaya gidecek ve babasının yarım bıraktığı gerçeği ortaya çıkaracaktı.
Gece yarısı fabrikaya doğru yola çıktığında siyah camlı araba yine peşindeydi. Bu kez korkmuyordu. Çantasındaki anahtar, fabrikanın sırlarını açacaktı.
Kapıya vardığında anahtarı çevirdi. Paslı kapı ağır bir gürültüyle açıldı. İçeriden gelen soğuk hava yüzüne çarptı. İçeri girdiğinde yerde kan lekelerine benzeyen paslı izler vardı. Duvarlarda eski fabrikaya ait belgeler, kırık camlar ve yanmış dosyalar…
Birden içeriden bir ses duydu.
“Hoş geldin Eylül, seni bekliyorduk.”
Eylül başını kaldırdığında karanlıkta iki adamın siluetini gördü. Onların yüzlerini seçemese de birinin elinde babasının eski saatini gördü.
“Babamı siz mi öldürdünüz?” diye bağırdı.

Adam sessizce güldü:
“Baban gerçeği buldu. Şimdi sıra sende.”

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Şu an bedava verseler almam dediğin bir şey söyle?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.