Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Acı Artık nefes almıyorum, alamıyorum. Sadece göğüsüm bir - Sözümoki
11 Aralık 2025, Perşembe 19:36 · 7 Okunma

Acı'

Artık nefes almıyorum, alamıyorum. Sadece göğüsüm bir inip bir kalkıyor hepsi o kadar. Sanki içimde bir yer var dipsiz bir kuyu gibi; karanlık, sonsuz karanlık var içimde. Ne kadar çabalasam da oradan çıkamıyorum. Alışmak istemediğim şeylere gün geçtikçe biraz daha gömülürken buluyorum kendimi. Alışmak istemiyorum. Sanki alışmak içimde kalan son kırıntıyı da teslim etmek gibi ve ben zaten yavaşça tükenirken bir de teslim olmak ağır geliyor. Sanki dünya benden vazgeçmiş ben inatla hayatta kalmaya çalışıyorum. Oysa içimde bir ses ''bırak'' diyor ''bırak bu senin savaşın değil.'' Kendimi içten içe bitiyor gibi hissediyorum. Dışardan iyi gözükmeye çalıştıkça içimde yavaş yavaş yok oluyorum. Çabalamaya bir şeyleri tutmaya çalışırken elimde hep parçalar kalıyor. Sanki kendim de paramparça değilmiş gibi bir de bu parçalarla baş başa kalıyorum. Gücüm eriyor, sabrım tükeniyor… Üstümde elimden hiç bir şey gelmemesinin soğuk çaresizliği var. İnsanlara gösterdiğim ilgi, tolerans, anlayış… hepsi benden çalınmış gibi. Artık kimseyi taşıyamıyorum, çünkü kendi ağırlığımı bile zar zor kaldırıyorum. Sadece bir parça anlayış istiyorum. Nefes alır gibi, su içer gibi basit bir şey olmalıydı oysa. Ama değil. Olmuyor. Kimse gerçekten duymuyor. Gülüyorum. Sanki mutluymuş gibi gülümsüyorum en çok buna aldanıyorlar. Gülüşlerimin arkasında karanlıklar var, acılar var. Gülüşlerim acılarımın üstüne çekilmiş bir perde sadece. Gülmeliyim çünkü içimde taşıdığım, kalbimde sakladığım çürümüş yerleri, yıllardır sızlayan yaraları, sessizce kanayan acıları kimse görmez. Görmemeliler. Adı konulamayan bir acı bu; kimseye anlatamadığım, anlatsam da kelimelerin yetmeyeceği bir karanlık. Bu yüzden susuyorum. Susmak acıyı saklamanın en kolay yoludur ve ben o yolda kaybolalı çok uzun zaman oldu.
Ruhumun ölümü kabullendiğini düşünüyorum bazen. Ama sonradan fark ediyorum ki ruhum ölmek istemiyor; sadece yüklerinden kaçacak bir yer arıyor adeta. Belki de artık hissetmek istemiyor. Duygusuz olmak, acıları unutmak… Çünkü hissettikçe yanıyor, acı çektikçe çöküyor. İçimde kocaman bir boşluk var ona bakıyorum ve ben ona baktıkça o da bana bakıyor ve büyüyor. Yaşamaktan çok, varlığımın bir köşede silikleştiğini hissediyorum. İnsanların arasında yürürken bile görünmez olduğumu, sesimin boşluğa çarparak geri döndüğünü kimsenin gerçekten merak etmediğini. "İyi misin?" sorusunun ağırlığını hatırlamıyorum bile. Belki de kimse sormadı. Belki de sordu ama ben çoktan duymayacak kadar yorulmuştum. Bazen düşünüyorum gerçekten yaşıyor muyum? Yoksa iyi zamanlarda cebime sıkıştırdığım birkaç kırılgan nefesle sürükleniyor muyum hayatın içinde? Yaşamakla sürüklenmek arasındaki çizgi bulanıklaştı. Ben mi hayata tutunuyorum, yoksa hayat mı benim üzerimden geçip gidiyor, bilmiyorum. Her şey sanki sisli, anlamsız, ağırlıklı.
Kendime bile itiraf edemediğim bir şey var:
Belki de artık hiçbir şeyin iyi olacağına inanmıyorum.
Belki de içimdeki karanlığa alıştım.
Belki de en çok kendimden kaçıyorum. 
Ve bazen çok nadir anlarda durup nefes almaya çalıştığımda fark ediyorum: Sanki yaşamaya çalışmıyorum artık sadece yok olmamak için direniyorum. Ve ben artık bilmiyorum bu karanlığın içinden çıkmayı mı istiyorum, yoksa karanlığın beni tamamen yutmasını mı.

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Bir filmin veya kitabın kötü karakterine hak verdiğin hiç oldu mu? Olduysa bu kimdi?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.