AHİRET HEYBESİ

Kabarık bir cüzdan hoşumuza gider di mi? İçi giysilerle dolu bir gardrop, içinde onlarca ayakkabı olan bir dolap, envai çeşit yiyecekler olan bir buzdolabı, abur cuburla dolu bir çekmece...
Hepsi nefsimizin hoşuna gider. Hoş! nefsi ne kadar doyurmaya çalışırsak o kadar acıkır, arsızlaşır. Hayatımızda her yer madde ile dolu. Peki ya ebediyyen lazım olacak ahiret heybemiz!
Akşam, aynı muhitte büyüdüğümüz bir arkadaşımla uzun uzun sohbet ettik. Bana vakfımızla (TÜGVA) ilgili bir soru sordu, ben de net anlaşılması için uzun açıklamalar yapma gereği duydum. Aynen şöyle dedi: "Öncelikle, tek bir soruma değer verip bu kadar güzel cevap vermene çok sevindim inan!" Ben de kendisine cevaben: "Ne demek ablacım. Bu dünyaya yalnızca kendi çıkarlarımız için yaşamaya gelmedik. İnsanlara ne kadar faydamız olursa, Allah da bize o kadar kapı açar. Ayrıca ahiret heybemizi de sevapla doldururuz. Bundan daha güzeli var mı?" dedim.
Ne diyor Yaradan(c.c) En'am Suresi'nde: "Kim bir iyilik yaparsa ona on katı vardır." İbadetlerimizi yerine getirerek Rabbimize olan borcumuzu öderiz. Allah(c.c) bize yine de sevap yazar. Bize birisi borcunu ödese ne tepki veriyoruz? Hiçbir şey. Ama Rabbül Âlemin biz kullarına her şekilde sevap yazmaya hazır. Hele ki bu bir insana, canlıya iyilikte bulunmaksa...
Âyetinde de belirttiği gibi bire on veriyor. Biz iyilikte, yardımda bulunarak hem karşı tarafı sevindirmiş, hem Allah'ı hoşnut etmiş, hem de ahiret heybemizi doldurmuş oluyoruz. Maddi manevi bir ihtiyacı olan kişinin, aç bir hayvanın ya da susuz bir bitkinin dahi ihtiyacını görebilirsek ne mutlu bizlere.
Allah (c.c) dünyada da âhirette de kazananlardan eylesin...