Olmazların adımı büyük,
Dünyanın bucakları dar.
İyileşmez parmakları bu elin.
Çok azım ben ,
Bu göğsümün devi susmuş ,
Başka bir burukluk var evimde.
İçimde biriken yolları tamamlamak için mi gittiler ?
Böylece bir düğüm daha çözülmez sanıldı.
Ansızın An'sızlık derim yarama.
Hatırlarım , ihtimali acı saçan değirmeni.
Rüzgara küskünüm.
Unutkan yalnızlığıma.
Hamlaşmış ruhuma ,
Ve içimdeki sana.
Söylenmeyeni duymak ,
Bulunmayanı aramak.
Pul pul dökülebilmek.
İçe bir adım atarken
Sarsıntılı bu sevgi ,
Eti acıtır , kemiği yürütür şimdi.
Yüzünü aklımda gezdirmediğim zaman,
Bu perde üstüme gelir.
Kimseye çarpmayacak kelimeler ,
Sırtımda birer yakup hüznü gibi.
Marifet gibi anlattığıma bakma.
Yolların insanlara anlattığı şeyler var hâla.
Sen deva olsun diye değil,
İçini kimseye dökmeyen nehirler var diye,
Tut elimi.
Ben umut ederken , bir sırra eremedim.
Aşerilmiş gövdeler gölgesi sandım seni.
Sarıldım , umudum uyuyordu.
Hem sağanaktın,
Hem sığınak.
Gittin.
Mahçup kaldım.
Bir kokudan , bir bakıştan ,
Bir sesten , bir müddetten bahset.
Bahset ki,
Ayaklarımızın huyu olmasın
Yere basmak.
Sana çürüyen bir duvarın
Yaslanacak yerlerinden ,
Helâka uğramaktan.
Kaza süsü verilmiş bir şiirden,
Sağ çıkmayı öğreteceğim.
Yutkunmak üzereyim,
Dökülen çabaya.
İzahsız bir inşâdan hatıra.
Yol ayrımları kandırıyor insanları.
Dünyadan geçemiyoruz bir avuç sabırla.