Aşk mı, sorarsın kendine,
Bir nefesin içinden çıkan sonsuzluk mu,
Yoksa bir çift gözün derinliğinde
Kendini kaybetmek mi?
Aşk mı,
Gecenin en koyu karanlığında
Bir ışığın doğması gibi,
Üşüyen yüreğe dokunan sıcak bir el,
Bir damla suyla can bulan kurumuş toprak gibi.
Aşk mı,
Yana yana yürüdüğün bir yol,
Kimi zaman gül bahçesi,
Kimi zaman diken tarlası,
Ama her adımda "iyi ki" dedirten bir sır.
Aşk mı,
İnsanı en çok insana benzeten hal,
Düşünceyi susturan, kalbi konuşturan,
İçinde bin fırtına koparken
Dışında tek bir tebessümle ayakta kalmak.
Aşk mı,
Bir bakışta ömrü değiştiren,
Bir kelimede dünyayı güzelleştiren,
Bir ayrılıkta dağları yerinden oynatan,
Bir kavuşmada cenneti tattıran.
Aşk mı,
Belki bir dua, belki bir imtihan,
Bazen göğe yükselten kanatlar,
Bazen yere çakan zincirler,
Ama her haline rağmen vazgeçilmeyen…
Aşk mı,
İçinde yanarken başkasına ışık olmak,
Kendi kalbini ateşe atıp
Sevdikçe dirilmek,
Sevdikçe yeniden doğmak.
Ve aşk mı?
Aslında adı bile yetiyor insana.
Çünkü aşk,
Ne tanıma sığar, ne zamana.
Aşk, sadece yaşanır,
Bir defa da olsa,
Yüreğin en derin yerinde…