Aşk, hiçbir ölçü aleti ile ölçülemez,
Ne cetvel, ne terazî, ne saniye, ne zaman.
Kalbin ritmiyle akar, gözlerin bakışında parlar,
Sessizliğin derinliğinde büyür, kelimelere sığmaz.
İlk karşılaşmamızda dünya durdu bir an,
Rüzgar saçlarını savururken usulca,
Gözlerin gökyüzünün derinliğini fısıldadı bana,
Ve o an anladım: Aşk, ölçülemezdi, ölçülmeyecek kadar özgür.
Gece geldi, yıldızlar bize şahitlik etti,
Ay, gülüşünü kıskanarak gökyüzünde parladı.
Her adımımız sokaklarda yankılandı,
Ve kalbimiz, ölçüsüz bir ritimle birbirine bağlandı.
Bir dokunuşun, bir kelimen kadar ağır,
Bir bakışın, bir deniz kadar derin ve geniş.
Hiçbir cetvel sınır koyamaz,
Hiçbir terazî ağırlığını taşıyamaz sevgimizin.
Yağmur yağdı bir akşam, sokaklar ıslaktı,
Ama gözlerin içimdeki fırtınayı dindirdi.
Her damla su, gözlerindeki ışığa dönüştü,
Ve ölçüsüz aşkımız, hayatın her köşesinde yankılandı.
Birlikte yürüdüğümüz yollarda,
Her taş, her yaprak, her gölge bizim sırlarımızı taşıdı.
Hiçbir formül, hiçbir hesap
Seninle olan aşkımı çözemez, hesaplayamaz, anlayamaz.
Gülüm, aşkın ölçüsü yoktur,
O sadece yaşanır, hissedilir, dokunulur.
Bir gülüşünle bütün evren parlar,
Bir nefesinle ruhum yeniden doğar,
Ve ben, her an, sonsuzluğun tam ortasında seninle var olurum.
Rüzgarın uğultusunda adın çınlar kulaklarımda,
Dağlar yankılar, deniz dalgaları taşır seni bana.
Her bakışımızda zaman durur,
Her dokunuşumuzda ölçüsüz bir mucize yaşanır.
Ve bil ki sevgilim, seninle her an,
Aşkın gerçek anlamını öğreniyorum:
Hiçbir ölçü aleti bunu kavrayamaz,
Hiçbir sayı, hiçbir cetvel, hiçbir formül…
Sadece kalbimiz ve ruhumuz,
Ölçüsüz, sonsuz ve eşsiz bir bütün olarak bunu yaşar.
Sen, benim ölçüsüzlüğümün merkezindesin,
Ben, senin ışığında kaybolan bir ruh…
Ve aşk, sadece bizimle anlam kazanır,
Hiçbir ölçü aletiyle ölçülemeyen,
Sonsuz bir hikaye olur, zamanın ötesinde,
Sadece sen ve ben…