Bir gül vardı gönlümün bahçesinde,
Tomurcuk halinde, sabah çiğlerinde.
Kader dokunmadan evvel yapraklarına,
Doyasıya koklayamadım kokusunu kana kana.
Ellerim titrerdi, dokunmaya kıyamazdım,
Her yaprağında sırlar, her dikeninde imtihan vardı.
Zaman aceleyle akıp giderken önümden,
O gül, yavaşça soldu gözlerimin derinliklerinde.
Bir gül vardı, sessizce büyüyen içimde,
Sevdamı sakladım göğsümün en derin yerinde.
Hangi bahar yeniden açtırır bilmem,
Hangi rüzgâr geri getirir solmuş nefesini gülün.
Geceler şahittir, özlemle dolu uykularıma,
Gözlerim arar hayalini her yıldızın parıltısında.
Kokusu kalmadı avuçlarımda, sadece hayal,
Bir gül vardı… koklayamadım, içimden kanar hâlâ.
Şimdi her bahçede bir gül görsem,
Hatırası düşer yüreğime, derinden sarsar beni.
Dikenine bile razıydım aslında,
Yeter ki ömrüm boyunca kokusu sarssın nefesimi.
Ah, bir gül vardı…
Ne vakitsiz soldu, ne aceleyle koptu dalından…
Doyasıya koklayamadım,
Ama yüreğimde ebedi bir mezar buldu adından