Kemanın ince nağmelerini hissetiğim gibi,
Yüreğimdeki ince sızıyıda hissediyorum.
Sanki hep içinde olan bir oku çıkarmışlar ordan,
sızısı kalmış geride.
Sanki vücuduma kan pompalayan damar tıkanmış,
Sanki sevdiğim biri hayata gözlerini yummuş ama benim haberin yok gibi.
Öyle bir sızı işte...
İçinde bulunduğumuz süreçte canımı sıkan,
İştahımı kapatan , hayatı sorgulatan bir sızı.
Konuştukça azalanların aksine ,
Anlattıkça nefesimi kesen,
İçten içe beni susturan bir sızı..
Ağlatmıyor beni,
Sadece kanatıyor içimi.
Ağlatmıyor beni,
Sadece uyutmuyor geceleri.
Ağlatmıyor beni,
Sadece durgunlaştırıyor çehremi.
Ağlatmıyor beni,
Sadece sükûta sürgün ediyor kalbimi..
Ağlatmayandan ama öldüremeden korkacaksın bu hayatta.
Ağlatmadan senin senden edenlerden,
Ağlatmadan bırakıp gidenlerden,
Ve yine ağlatmadan üzenlerden sakınacaksın
Ağlayabilmeyi nimet sayıp yaşayacaksın.
Gözyaşların süzülürken kirpiklerinden ,
Süreceksin yüzüne.
Zîra gözyaşı değmemişse yüzüne,
Korkarım kan damlar çehrene.