Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
BİR YIL OLDU BE SEVDİĞİM - Sözümoki
Alihan Çakmak Bronz Destekçi Bronz Destekçi
18 Şubat 2019, Pazartesi 13:21 · 499 Okunma

BİR YIL OLDU BE SEVDİĞİM

Sevgili Dost!
Biliyorum yalnız kalmaktan korktuğun için insanların seni kalıplara sokmasına müsade ettin. Eleştirilmekten korktuğun için kendi fikirlerini dile getirmedin; insanların dediklerini onaylamak zorunda kaldın. Belki severler beni de dedin ama her seferinde hiç yerine koyuldun; işlerine yaradıkları kadar sevdiler. Şimdi zihninde ve kalbinde büyük uçurumlar var ama nasıl ne yapman gerektiğini bilmiyorsun. Kendi sesini duyamaz haldesin; insanı en çok üzende kendine bile uzak kalması, yani yalnızlıkların en kötüsü; kendini kendinde bulamaması. Yanında sadece seni olduğun gibi seven bir iki insan var belki de ya da yok. Ama sevgili dostum; bunların hepsi geçecek; kendine iyilik yap ve kendine sarıl özür dile; kendini inşaa etmek için başla yeniden. Kendinle barış anlaşması imzala ve kalbinin sesine kavuş yeniden. İnsanlardan bağımsız ol, artık sen eski sen değilsin ki; artık güçlüsün ama farkında değilsin; yapman gereken ayağa kalkmak.

Bir yılı aşkın süre oldu yazmaya başlayalı. Daha önce kalemi elime almışlığım dahi olmamıştı. Kocaman bir boşluk ve yeniden inşaa edilmesi gereken bir adam vardı ortada. Huzursuzdum; kendimi ihmal etmişliğin huzursuzluğuydu. Nasıl kurtulmam gerektiğini bilmiyordum, nasıl yeniden gülebilirdim bilmiyordum. Güçlü bir ses, güçlü bir fısıltı Yaz dedi. Nasıl yazabilirdim ki; suskunluğun kıyılarında olan adam, kırıklarını içinde biriktirmiş biri nasıl yazabilirdi. Ön yargılarım vardı. Kim ne derdi, insanlar bana gülerdi gibi saçma sapan algılar, ön yargılar. Arkadaşım farketti ve bana dedi “ Sen sıradan yazmıyorsun, İnan bana sıradan yazmıyorsun. Yüreğinde bir okyanus var, yüreğinde bir deniz var; yazmalısın” dedi. Yüreklendim ve bir kaç kişiye daha okumuştum yazdıklarımı. Onlardan da güzel tepkiler aldım. Kendime sorular sordum “ Acaba ben mi farkında değildim? Kör müydüm kendi içimdeki okyanusa? Yoksa hiçsin diye mi? İnandırmışlardı beni”
Okyanusta balık avlamak misali kendi iç sesimi dinledim. Hem korku hem de heyecan duydum. Kelimeleri avlayıp hayal kurdum çocukça. Kitap çıkarmaktı tek hayalim. O kadar kaptırmıştım ki kendimi; “ büyük yazar olacağım” deyip çocukça hayaller biriktirmiştim o zamanlar. Belki de hiç okunmayan, tarihin bilinmeyenler kitabı olacak ve bende bilinmeyenler arasında olacağım. İnsanlara acaba gerçekten böyle duru insan var mı?” dedirtip; mest olanlar var. Ama ben gözümü gökteki yıldızları avlamaya dikmişken, doyurmuyor ilk kitabım beni. Zaman zaman ağlattığı olmuyor mu? Evet ağlıyorum yazılan satırlara. Ama dedim ya gözüm gökteki yıldızları avlamada.
Asil bir at misali ben kimselerle yarış halinde değilim. Koşmak istediğim zaman koşuyorum. Önce manzarayı izliyorum sonra koşmak istersem koşuyorum. Ben ışığımı bizzat kendi yüreğimde bulduğumdan onu koruma derdindeyim. Bu yüzden yarış halinde olmayacağım.

İnsan bazen kendini içine hapis ediyor. Okadar daralıyorki düşmüş olduğu durumun içinde kendini patlayacakmış gibi hissediyor.
En büyük hatamız sevmeyi tam anlamıyla becerememiş olmamız aslında. Biz eğer olaki Züleyhalar gibi uzaktan gözlerimiz kör olacakcasına tertemiz sevse idik, belki bizimde sevdamız bir ömür boyu dilden dile yayılırdı.
İnsanlar belki bir vesile ile bizim aşkımızdan ders çıkarırdı.
Hiçmi sevememiştik biz? Hayat bize gerçekten bizi bizden daha çok anlayacak biri çıkarmadımı yoksa bizmi aramadık?
Suç bizde be derttaş...
Okullarda yada çevremizde birini sevdikmi gerçekten hemen evlilik hayalleri, çocuk hayalleri vb. hayaller kuruyoruz. ve bu şu zamanda tüm genç kardeşlerimizde oluyor. Bence herşeyden önce bunun önüne geçilmeli. İnsanlara şsk nedir sevda nedir bunların üstüne basa basa anlatmalıyız. İslamda aşk ne anlama geliyor, neye nasıl olarak hareket etmeliyiz dememiz, anlatmamız lazım.
Mutsuzluktan mutluluğun arasında kalıp durmaktan,iyiliklerle kötülüğünve zamanla hayatın arasında sıkışıp kalmaktan, geçmişe saplanıp koyulmaktanve ait olmadığın yerlere mahkum olmaktan nefes nefese kalmış gibiyiz. Gel, biraz soluklan. Gülümsemelerinin altında, sana benzeyen ne çok şey saklamışsın. Aklımdan çıkmıyor, durukmuyor içimdeki fırtınalar. Sırtında mutluluk kaygısı taşıyan bir kambur var ve nerede olursan ol hep aynı şeyi söyleyip duruyor sana. Kalabalıklarda kaybolmuş, tercumanı olmayan bir çok söylenmemiş cümlen var.Ynlış insanlar için harcadığın nefeslerde heder olmuş gülümsemelerin var. Herşeye gülmeye okadar alıştınki geçmişini sorsalar şimdi güldüm geçtim dersin biliyorum.

En Son Nezeman Anlattın O'na İçindekilerini?

Biliyorum yorgunsun da hem de hiç olmadığı kadar. Daldan düşen yaprağın şaşkınlığı var üzerinde. Öyle bir eksiksinki ben tamım diyen kendini vurur alnından. Geceye saklıyorsun,geceye döküyorsunn sırlarını. Zamanın elinde kalmış son hamlesin, bir bilsen ah!
Ellerinde küskünlüğün izleri, yürüdüğün yollar maviye varmıyor diye de kendini bitiriyorsun içten içe.
Nezaman ucu güneşe vuran bir aydınlık görsen, umuda benzetiyormuş gibi oluyorsun.
Aklıma geliyor bazen kulağıma fısıldadığın şiirin;
Şimdi bir deniz kenarında
Yıldızlarla oturmuşken öylece
Seni anmak vardı
Gökyüzüne delice seni anlatmak
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkısında seni dinlemek
En güzel şiirinde seni söylemek
Ve en güzel resminde
Seni görmek vardı
Sensizliğin müebbet yediği bir yerde
Karış karış seni gezmek
En derin özlemlerle seni beklemek
Ve sana adanmış bu ömürde
Seni, seninle yaşamak vardı
Kaybedilmiş bir savaşta
Zafer marşları söyler gibi
Bu kalabalık yalnızlığımda
Bir tek seninle yaşamak vardı.

Sakladıklarımız var bir de;
Bütün dünyanın yükünü gönlümüze bindirdikleri halde, sakındıklarımız var.Bazen kendimize bile açıklayamadığımız, fikrimizde dolaşıp dilimize dökülmeyenler var.Her gün saatlerce düşünüp çıkar yol bulamadığımız, kalbimize ömürlük çatı kurmuş olanlar var.
Bazen tüm yürüyüşlerin hedefi bazen nefes almanın nedeni olanlar.
Kimi zaman bir tebessüm kimi zaman hıçkırıklı çığlık olanlar.
Bizi bizden alıp, kendimizden alıkoyanlar var.
Ama ne olursa, nasıl olursa ve ne zaman olursa olsun;
Bizi ayakta tutan, bizi biz yapan bir şeyler var..

Üzülme, burası bir sahne sadece
Rolümüzü oynayıp geri döneceğiz.Nasıl bir performans sergilersek, öyle değerlendirileceğiz.Kavuşamadığımız hayallerimiz, yarım kalan gülüşlerimiz ve tamamlayamadığımız cümlelerimiz olacak.Ağlanan gecelerimiz, unutamam diye söylendiklerimiz, üç günlük dünyada kendimizi heba ettiklerimiz hep geride kalacak.Aşıklar limandan kalkarken, baki olan yine aşk olacak.
Üzülme, burası bir sahne sadece
Sevdiklerimiz yine bizimle olacak.Vefalı dostlarımız, anlımıza yazılan sevdalımız, annemiz, babamız ve kardeşlerimiz hep yanımızda kalacak.El ele tutuşup yaşadığımız bu hikayenin sonu mutlu olacak.Neyi ekersek, onu biçeceğiz.Nasipten öteye bir adım bile atılmayacak.
Üzülme, burası bir sahne sadece
Kalbimize verilen merhamet, gönlümüze verilen şefkat ve sevgi dolu ruhumuz, biz bozmadıkça bozulmayacak.Roller basit, bir doğrunun üç yanlışı götürdüğü bu sınavda;
İnsan olarak yaratıldığımız dünyada, insanlığın dışına çıkmamak yeterli olacak.
Düşünsene haldaş bir gün en baştan başlasak senaryoya keşke, çocuk olsak mesela sil baştan başlasak.

Çocuk olalım bugün.
El ele tutuşalım mesela,
Ufak şeylerle mutlu olalım.
Kin ve nefreti unutalım aniden.
Bir ağaç kovoğundan çıkıp,
Tek kökte açan iki fidan olalım.
Ne söylediğimizi bilmeden,
Oturup konuşalım saatlerce.
Çocukca sarılalım bugün,
En içten ve en saf duygularda buluşalım.
Özgür olalım,
İstediğimizi sevip, istemediğimizi sevmeyelim.
Karşılıksız bakalım insanlara,
Her tebessümün üstüne gülücük konduralım.
Çocuk olalım bugün,
Aşkı bilmeden Leylaya bürünüp,
Ölümü koklamadan Mecnun olalım.
Çekilelim beraber ücra bir köşeye,
Dünyanın ne olduğunu hiç anlamayalım.
Her ağladığımızda geçsin dertlerimiz,
Artsın gönlümüzün bereketi,
Ve kalkınsın kalbimizin şefkati,
Hürriyete susamış koca bir ordu gibi.
Her şeyi bir kenara atalım bugün,
Mutluluktan vücudumuzdan taşalım.
Bırakalım büyüsün insanlar,
Biz saçlarımızı umutlara bağlayıp,
Bir ömür boyu yan yana,
Çocukça yaşayalım..

Nedir bu yalnızlık dedikleri kelime?
Etrafında kimsenin olmayışı mı?Koskoca bir denizde tek bir balık gibi mi yoksa bir gül bahçesinde bir kaktüs gibi kalmak mıdır?
Yalnız mıyız sence?Yani etrafımızdaki kalabalık yalnızlığımızı örtüyor mu, onlar varken yalnızım diyemez miyiz?
İşte en kötü yalnızlık da budur.Senin sevdiklerinin arasında, seni sevenler arasında, onlarca insanın tam ortasında yalnız olmak.Ve bir gün bitiminde o baş yastığa değdiği zaman bu yalnızlığı anlamak.
Sabahlara kadar dert anlatacağımız dostlarımız, yıllardır bizi büyüten ve sevgiyle besleyen anne ve babamız, en sevdiklerimiz hep yanımızdadır ama biz yine de yalnız buluruz kendimizi.Bu onların samimiyetsizliğinden değil de bizim içe kapanıklığımızdandır.
Ne kadar doluyuz değil mi?Şu yaşlanmış ve taşmış gönlümüzü, biriken bu içimizi bir türlü dökemiyoruz kimseye.Dökmek istemiyoruz belki de, konuşsakta anlamayacak çünkü kimse..
Dünya'nın en güçlü insanı falan mıyız yoksa?Bu kadar derdimiz varken ara sıra gülüyoruz yinede.Kimseye belli de etmiyoruz, yeri geldiğinde kendimizi unutup karşımızdaki insanın derdiyle kavruluyoruz.Bence biz her şeyden çok hüznü seviyoruz.Ondandır bu yalnızlığa duyduğumuz hayranlık.Mutluluğun bir yan etkisi varmış gibi, sanki bize uygun değilmiş gibi elimizin tersiyle itiyoruz aslında.
Mutlu olmak için o kadar çok sebep varken, sevdiklerimiz ve bizi sevenler varken, şu Dünya'da vefa ve sadakat denilen güzel hissiyatlar varken ben mutsuzum diyen, hüznün sevdalısıdır.
Allah o kadar güzel bir kabiliyet vermiş ki gönlümüze, mutluluğu ve hüznü iki tas su gibi koymuş da hangisinden içerseniz sizindir dermişcesine bir kolaylık var önümüzde.İlk olarak kendimizi sorgulamalıyız.Mutluluk mu istiyoruz, hüzün mü?
Hangisini istiyorsak ona göre bakmalıyız.
Güzel bakan güzel görür hâldaş.Yalnız olmak veya olmamak, mutlu olmak veya olmamak senin elinde.
Ne güzel demiş Mevlana değil mi:
- "İyi değil demek ne haddimize.
Şükürler olsun her halimize."
Dertler bitmez kardeşim. Olaki bu aşk iksirine bulaşmıssan hiç bitmez..

Şöyle bir dönüp baktım da geçmişe
Bitmez dediğim kaç gün varmış da bitmiş
Geçmez dediğim kaç dert varmış da geçmiş
Umuttan bihaber olan kalbim
Zamanın üstüne sinmiş..

Ağaçlar her zaman güzeldir.İlk baharda yaprak ve çiçek açar ümitlenirler.Yazın meyvelerini verir sevinirler.Sonbaharda yaprak döküp bir daha ki bahara hazırlanırken, kışın her şeyi bir kenara bırakıp öylece dinlenirler.Hangi mevsim de olursa olsun içleri rahattır.Onlar her şeyin kendileri için olduğunu ve Allah'tan geldiğini bilirler.
- İnsan da o biçim işte.Sevincin de, kederin de Allah'tan geldiğini bilmeli.Her şeyin kendisi için imtihan olduğunu kavramalı ve nasibine itimat etmeli.İnsan, insanlığını itmediği sürece, hiç şüphesiz bir gün dualarında bulacaktır kendini.Acısıyla tatlısıyla eyvallah ederse hayata, hoş karşıladığı gibi sargılarlar kalbini..

Günümüz dünyasında bir algı var ki, üzülerek söylüyorum ama malesef psikolojik travmaların, depresyonların ve asosyalleşmelerin çoğu bu algı üzerinde filizleniyor.
İnsanlar gönülden sevmeleri o kadar kaybettiler ki, eskiden göz görür gönül severdi.Şimdi gönül sevecek olsa da göz izin vermiyor.
O kadar takılıyoruz ki şu dış görünüşümüze, biri çıkıp "ya şuran çok kötü görünüyor" dese her şeyi boşlayıp deve kuşu gibi kafamızı toprağa gömeceğiz.Sanki bir yerimizin başka bir yerimizden eksik olması bizim kişiliğimizden çalacakmış gibi.Sanki insanlar bizim dış görünüşümüzden başka bir şeye değer vermiyor, tüm olay şu insan dediğimiz kalıbın teninde bitiyor gibi geliyor.
Öyle değil hâldaş'ım.Bak ben sana hâldaş'ım diyorum.Seni tanımıyorum, görmüyorum.Ama biliyorum ki gönlün o kadar temiz ki hangi kıyafeti giyersen giy o gönül güzelliğinin önüne geçemeyeceksin.Sana dış görünüşün için değerini azaltan veya arttıran insanlar kim olduğunu asla bilemeyecekler.İleride eşin olacak insanın sana dış görünüşü için değer verdiğini bir kere sezecek olursan onu bir daha eskisi gibi sevebilecek misin?Hayatı hep şurama bir şey olursa beni sevmez diye korkarak mı geçireceksin?Hayır hâldaş, hayır.Hayatın özü dediğimiz, insanın hası dediğimiz bu değil.
Hep şunu söylüyorum içini kendi içine hapsetmiş insanlığa;
İnsan, insanın evvela gönlüne aşık olmalı..
"Gönüller anlaşınca surette kıymet mi kalır?"
Güzelsin veya çirkinsin hiç fark etmez.Bir insan sana değer verecekse eğer, senin için, sen olduğun için değer verecek.Sen demek kalbin demek.İnsanlar kalıbından önce kalbini hissedecek.O yüzden hep göz ile değil gönül ile bakmak gerekir.Aynanın karşısına geçtiğin zaman ben güzel bir insanım diyebiliyorsan ve bunu söylerken kalbinin onayladığını duyabiliyorsan sen güzel bir insansın.Gözün güzel olduğu için güzel değil, O gönlündeki güzelliği gözüne perde ettiğin için güzel bir insansın.
Şunu hiç bir zaman unutma lütfen olur mu?
Bu dünyadaki tek kalıcı güzellik gönül güzelliğidir.
Ve bu dünyadan senin ile göçebilecek tek şey yine odur.
Öyle bir insan ol ki;
Varsın ellerin buruşsun,
Ama gönlün hep duru olsun..


Bir hayaldi bizimkisi,
Daha oncelerden tanimak ister ya insan bazen. Keske der sonra nasip der gecer. Ben senin dogdugun gunu hatirlamak isterdim. Hatta dogdugunda kiskanmak isterdim seni. Yan komsun olmak isterdim. Sen dunyaya geldiginde seni gormeye goturmeliydi annem beni. Aglayisini, bebek bebek bakisini, guldugunu gormek isterdim. Ilk yasina bastiginda yurumeye calistigini, yururken koltugun kenarina tutundugunu gormek isterdim. Birkac adimdan sonra yere dusup, kah aglamani kah boncuk boncuk gulmeni gormek isterdim. Ilk konusmaya basladiginda soyleyecegin bir kac kelimenin icinde adimin da gecmesini isterdim. Duymak isterdim o bebek dilinle adimi. Seni kiskanip oyuncaklarini saklamak isterdim. Aglayinca kiyamayip geri getirmek ve senin o bakisini gormek isterdim. Akan goz yaslarinla, mutlulugunu bebek halinde gormek isterdim. Okula basladigin gunu gormek isterdim. Beraber siniflarimiza girip Teneffusler de yanina gelmek isterdim Simitimi, ayranimi bolusmek isterdim. Ders aralarinda izin alip lavobaya gidiyorum diye seni gormek isterdim. Okul bittiginde seni bekleyip beraber eve donmek isterdim. Bazen okuldan kacip, sahile inmek ve eve donerken camurlu sokaklardan gecip ustumuzu basimizi kirletmeyi isterdim. Eve gittigimiz de annelerimizin bize kizmasini isterdim. Ah bu cocuklar deseydi mesela onlar, annelerimiz ? Ders calismak icin bir araya gelmek isterdim. Odevlerimizi beraber yapmayi isterdim bir de... Aksamlari sizin bize misafirlige gelmenizi ister ve geldiginizde “bak bak nasil sevindi” demesini isterdim annemin. Ertesi aksam gidelim onlara gidelim diye aglamaya baslamak isterdim dedigim olanaka kadar... Herkes salonda konusurken biz seninle bir kosede resim cizmek isterdim. Annelerimizin bize bak ne guzel anlasiyorlar lafini duymak isterdim.Hafta sonlari bizi lunaparka beraber goturmelerini, goturmediklerin de beraber aglamak isterdim. Kiyameti koparmak isterdim seninle. Salincakta beraber sallanmak, kumda kaleler yapmak isterdim. Buyudugunu gormek isterdim senin ergenligini, bulu cagini gormek, hali hazirda bulunan duzene karsi cikmak isterdim. Isyanci olurduk belki, belki de masum buyurduk sessiz.. Beraber tatil planlari kurardik. Belki yalan soylerdik, bir yerlere gidebilmek icin... Sonra cocukluk askim diyebilmek isterdim sana.. Buyudukten sonra degismeyen, birbirimizin her seyini bildigi bir bakisimizin ne anlama geldigi ve bir derdimiz varsa gozlerimizden neye uzuldugumuzu biilmemizi isterdim... Ikimizin de hayatimiza birbirimizden baska kimseyi sokmadigimizi, kimseye seni seviyorum kelimesi kullanmamizi isterdim. Sen benim cocukluk askim olmaliydin. Simdi ki sevdigim, yandigim, esim olmaliydin.. Cocuklarimin guzel anasi, evimin gul suyu,evimin bahari olmaliydin. Senin dogdugun gunu hatirlayip olene kadar yanimda olmani isterdim.Seni cocuklugundan sevip, olene kadar sevmek isterdim. Simdi bunlari seninle yasayamadim diye uzulurken, Allahima dua ediyorum senin gibi birini karsima cikardigi icin.Ve simdi insallah sen benim cocuklugum da seninle yapmak istediklerimi, Geri kalan omrumuzde telafisini ederiz diye dua ediyorum Allahima.
Ama ne mana işte, hepsi hayalidi...

1 kişi beğendi ·
Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
En son neren morardı, neden?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.