"Bükreş'te Geçen İlk Ay: Kanayan Bir Kalple"
Bükreş bana soğuk davrandı o ilk ay. Her sabah uyandığımda, yastığım ıslaktı. Pencereden içeri süzülen gri ışık, Seher'in olmayışını her gün yeniden hatırlatıyordu bana.
İlk Hafta: Kaybolmuşluk
Kaldırımlarda yürürken ayaklarım tökezliyordu. Sanki Seher, her köşe başında bana el sallayacakmış gibi geliyordu. Market alışverişi yaparken otomatikmen onun sevdiği peyniri alacak oldum. Sonra elim titreyerek rafa geri koydum. *Artık kimse yemeyecek onu...*
Dil Kursundaki İlk Dersim
Tahtaya "أحبك" (Seni seviyorum) yazdığımda, bir öğrenci "Bu kelime neden bu kadar hüzünlü hocam?" diye sordu. Cevap veremedim. Sınıftaki Arap kökenli bir kız öğrenci gözlerimdeki acıyı anlamış olacak ki, "Hocamın kalbi yaralı," dedi. O an ağlamamak için dışarı çıktım.
Mislina ve Yeni Hayat
Kreşin ilk günü Mislina ağladı. "Anne beni almaya gelecek mi?" diye sordu öğretmenine. Eve döndüğümüzde dolabın arkasına saklanmış bir çift Seher'in terliğini bulduk. Mislina onları bağrına bastı: "Anne kokusu var!" Ben ise banyoya kapanıp hıçkıra hıçkıra ağladım.
Gecelerin İşkencesi
Saat 03:00. Bükreş'in o soğuk gecesinde yatak çarşafları buz gibi. Rüyamda Seher bana "Üşüyor musun?" diye sordu. Uyandığımda yorganın yarısını boş tarafa örttüm. Hâlâ alışamadım...
Bir Ay Doldu
Bugün dairemizin önündeki çınar ağacına baktım. Bir yaprak düştü. Mislina "Anne mi attı?" diye sordu. "Evet yavrum," dedim, "Anne bize mektup yolluyor."
Artık her sabah biraz daha güçlü kalkıyorum yataktan. Ama o boş kahve fincanı hâlâ Seher'i bekliyor masanın köşesinde...
"Bükreş bana acıyı öğretti Seher'im. Ama senin sevgin, bu soğuk şehirde ayakta durmamı sağlıyor. Her gece yıldızlara bakıp sana anlatıyorum: Mislina'nın dişi çıktı, Arapça 'anne' demeyi öğrendi... Ve ben... Ben hâlâ seni seviyorum..."