Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Çadırını Sırtında Taşıyanlar İçin - Sözümoki
15 Ekim 2025, Çarşamba 07:45 · 4 Okunma

Çadırını Sırtında Taşıyanlar İçin...


Bugün bir otobüs terminalindesin. Belki İzmir, belki Ankara, belki de hiç bilmediğin bir kasabanın küçük garı. Biletin cebinde, yolculuğa üç saatin var. Ama sen... sanki buradan hiç gitmeyecekmiş gibi, o bekleme salonuna koskoca bir çadır kurmuşsun.

Çadırının içi ne de dolu, değil mi? Anıların, endişelerin, "ya olursa"ların, kırgınlıkların... Dün gece yine kaçıncı kez "yarın ne yiyeceğiz" diye endişeyle uyandın? Kaçıncı kez "komşunun arabasından daha iyisini almalıyım" diye kendini yiyip bitirdin?

Oysa Ki Biliyorsun
Sen ki, bu terminalde sadece üç saatin olduğunu biliyorsun aslında. Her sabah aynada biraz daha beyazlaşan saçlarında okuyorsun zamanın geçişini. Çocuğunun bir günde büyüyüverişiyle hissediyorsun ömrünün o telaşlı kanat çırpışını. Ama yine de... yine de çadırını büyütmekten vazgeçmiyorsun.

Neden?
Belki de terminalde tanıştığın o güzel insanları kaybetmekten korkuyorsun. Belki alıştığın bu köşenin rahatlığından ayrılmak istemiyorsun. Ya da belki –en acısı– varacağın yeri unuttun da, terminali varış noktası zannetmeye başladın.
Kalbinin Sesini Duy

Şu an, tam şu an, terminalin camından dışarı bak. Giden araçları görüyor musun? Her biri bir hayat... Kimi sevinçle uğurlanıyor, kimi gözyaşlarıyla. Ama hepsi gidiyor. Tıpkı senin de eninde sonunda o kapıdan çıkıp asıl yola koyulacağın gibi.

Peki o gün geldiğinde, arkanda ne bırakacaksın? Çadırının büyüklüğüyle övünen biri olarak mı anılacaksın? Yoksa terminaldeki herkese bir gülüş, bir iyilik, bir "seni önemsiyorum" bırakan o ışıklı yolcu mu?

Bir İtiraf
Ben de çadırımı çok seviyorum. İçindeki küçük eşyalar, anılar, biriktirdiğim kitaplar... Ama bazen, gece olduğunda, terminalin ışıkları söndüğünde, içimde bir ses fısıldıyor: "Burası evin değil. Yolcusun. Hafifle. Sevdiğin insanlara sarıl. Özür dile. Affet. Ve hazırlan."

Çünkü o araba geldiğinde... Ah, o araba geldiğinde, çadırını burada bırakacaksın. Yanına alacağın tek şey, bu terminalde yaşattığın sevgi

ışığı olacak. Yanına sadece şunları alabileceksin:

* Verdiğin emek değil, gösterdiğin sevgi.
* Biriktirdiğin para değil, bulaştırdığın iyilik.
* Kazandığın başarılar değil, kazandığın gönüller.
Şimdi...

Şimdi, bu satırları okurken, bir an dur. Kalbine sor: "Bu terminalde nasıl bir yolcu olmak istiyorum?"
Belki de çadırının bir köşesini yıkmakla başlayacaksın. Fazla yüklerinden kurtulacaksın. Birine "seni seviyorum" diyeceksin. Bir diğerine "özür dilerim". Belki de sadece... terminaldeki bir yabancıya gülümseyeceksin.

Çünkü gerçek yolcular bilir: Önemli olan çadırın büyüklüğü değil, yol boyunca yaktığın ışıktır.
Ve unutma: Sen bu terminaldeki bekleyişin değil, asıl varacağın yerin muhteşemliğini hak ediyorsun. Hafifle. Güzel insan, hafifle ve yolculuğun tadını çıkar. Çünkü asıl macera, ancak hafif yüreklilerin yaşayabileceği bir mucizedir.

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Eğer mümkün olsaydı bakanlığın bakanı olmak isterdin?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.