Bir balık olsaydım, boğulmazdım. Ama ya benim kadar ağlasaydı, kendi gözyaşlarında boğulurdu belki de.
Hep gün batımı suçlanır. Karanlıkla, kötü olaylarla anılır. Oysa gün doğumu sadece yeni umutları taşır mı? Bu ön yargı neden?
Çoğumuz aydınlığı seçer. Ama karanlık, güzelle çirkini ayırmaz, hepsini eşit kılar. Daha adil değil midir? Adaleti bulamadığımızda dünyayı suçlarız.
Her şey yolunda ama tam da istemediğim gibi. Kendi ütopyamda bile yaşayamıyorum. Neden böyleyim? Çok mu kötü biriyim? Hiçbir güzelliği hak etmiyor muyum?
Yalan insanı kökünden koparır. Ama dünya yalanlarla dönüyor. Gerçeklerden bıktım. Bazen, küçük bir yalana sığınmak, nefes almak gibi geliyor. Nefes almak ya da bu yükün altında ezilip gitmek...
İstediğimiz şeyler çoğunlukla mecbur kaldığımız şeylerdir. Gönülden istediğimiz gerçekleşmez. Gerçekleşenler birer sanrı, birer oyun. Neye ağladığımı bile bilmiyorum artık. Sadece biliyorum ki; annemi, Covid19 yüzünden kaybettiğim annemi çok özledim. Boşluk, kocaman bir boşluk içimde.
Neden yaşadığım yerde yaşamak zorundayım? Neden hep geç kaldım? Yapmam gerekenler hep askıda. Başım ağrıyor, çok.
Yarın çoktan dün oldu. Güneş doğmadan battı. Bana verilen sayılı nefesler tükendi. Belki de ne kâinat, ne ben gerçekten var olduk. İşte gerçek bir yalan.
“Allah gönlü güzel insanları mutlu eder” derler. Demek ki gönlüm güzel değil. Cenneti, rahmeti hak etmiyorum. Kötü olmak zorunda değilim ama hissediyorum.
Sabır mı? Evet sabrediyorum, çünkü başka çarem yok. Keşke bende Sylvia Plath ya da Nilgün Marmara’nın cesareti olsaydı. O cesarete o kadar ihtiyacım var ki. Annemin yanına gitmek, beni mutlu edecek tek şey.
Bugün de iyi değilim, hamdolsun. Karar ver artık: Kafamı mı dağıtayım, yoksa toplayayım? İnsanlar, hayatımdan çıkın. Sevemiyorum sizi.
Hayatta asla pişmanlık duyma, vicdan azabı çekme. Yoksa yaşayamazsın. Canlı olmakla yaşamak farklıdır. Ben canlıyım. Yaşayanlara ne mutlu. Ruh sağlığı bozulanı iyileşirken görmedim. Acı, zamanın en büyük düşmanı. Ben ise, yana yana bitmeyen, kül olmayan bir yorgunum.
Güzel şeyler zaman alır derler. Ama asıl zaman, güzel şeyleri alır götürür. Kıyılarım yok artık. Sonsuz bir okyanusta kayboldum.
Acı kayıplarla gelir, zamanla azalırmış. Peki ya benim acım neden büyüyor?
Her şey yolundaymış gibi yapamam artık. Üzüldükçe, herkes benim için hiç kimse.
İnsan kendinden nasıl kurtulur? Yaşarken hayatımı kaybettim.
Umutsuzluk bile umut eder insana. Kahrolsun umut!
Bugün, kendimi iyi hissetmek için hiçbir şey yapmadım. Yarın da yapmayacağım. Ben, tarot kartlarındaki asılan adamım. Bütün olumsuzluklar içinde, kaçış rampam: uyku.