Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Edebiyat ve Felsefe - Sözümoki
10 Ocak 2018, Çarşamba 21:55 · 546 Okunma

Edebiyat ve Felsefe

Felsefe ve edebiyat, Antik Yunan dönemlerinden beri sürekli olarak entelektüel kesimlerin gündeminde olan ve aralarında bir ilişki olup olmadığı tartışılan iki ayrı disiplin olmakla beraber, bazı dönemlerde birlikte ele alınmışlar, bazı dönemlerde ayrı ayrı incelenmişlerdir. Felsefe, insanın aklına ve düşünme gücüne hitap ederken; edebiyat daha çok insanın ruhuna, manevi yönüne seslenir. Yani aslında bir nevi zıt alanlar gibi dursalar da, insanın iki temel yönüne hitap eden alanlardır: akıl ve duygular. Amaç olarak felsefe hakikat arayışındayken; edebiyat estetik kaygısı taşır; yani güzel olana ulaşmayı amaçlar.

Antik Yunan döneminin en ünlü filozoflarından Platon’a göre sanat (edebiyat), bu dünyanın bir taklididir. İdealist düşünmenin en ünlü filozoflarından olan Platon, bu dünyanın, ideal (kutsal) bir dünyanın yansıması olduğunu ve dünyamız üzerindeki her şeyin bu ideal dünyadan bazı özelliklerle donatılmış olduğunu savunur. Bu noktada, bizim dünyamızı taklit eden (yansıtan) edebiyat, Platon’a göre gerçeklikten 2 kat uzaktadır. Yani bizim dünyamız bile zaten bir nevi kopyayken, edebiyat kopyanın kopyasıdır. Platon bu düşüncesinden dolayı sanat ve felsefenin arasında ilişki olmadığını ve ikisinin ayrı ayrı ele alınılması gerektiğini savunur. Çünkü felsefe, mantığı kullanır, akıl yoluyla hakikati arama yoluna gider; edebiyat ise hem hakikati taklit etmeye çalışır, hem de insanın duygularına yani hayvani yanına hitap eder. Bu noktada Platon, ideal devlet anlayışından bahsettiği Devlet isimli kitabında, filozofların yönetici olması gerektiğini savunur ve edebiyatı ideal devlet yapısından men eder.

18. yüzyıl filozoflarından olan Alman asıllı Hegel’a göre, insanlık mutlak bir tin arayışı içerisindedir. Hegel’ın bu tin anlayışı dinlerdeki cennet arayışıyla benzerdir, ancak Hegel daha materyalist bir bakış açısıyla yaklaşarak bu tine bu dünyada ulaşılabileceğini savunur. Bu noktada, Hegel’a göre felsefe ve edebiyat (sanat) mutlak tine giden farklı yollardır, yani amaçları aynıdır; sadece yöntemleri farklıdır. Felsefe mutlak olanı düşünürken, sanat mutlak (güzel-estetik) olanı hisseder. Yani Platon sanatı, felsefeyle aynı yolu seçmemesinden ötürü dışlarken, Hegel, aynı amaca giden farklı bir yol olarak görüp sanatın da felsefe gibi insanın ihtiyaçlarına hitap ettiğini ileri sürer.

1 kişi beğendi ·
Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Ne olduğunda içinde kıpırtı oluyor?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.