Güzel olan her şeye biraz eksiğim,
Ve bu eksiklik, ruhumda yankılanan bir boşluk gibi.
Gözlerimde parlayan ışık, yarım,
Sözlerimde eksik kalan anlam, yarım…
Her tebessümün ardında bir gölge var,
Ve ben, o gölgenin içinde kendi yalnızlığımı buluyorum.
Sevinç gelir, ama hep geçici,
Mutluluk dokunur, ama tam değil,
Çünkü her güzelin ardında bir eksiklik saklı,
Ve ben o eksik parçaların arasında yaşıyorum.
Kimi zaman insanlar gelir yanına,
Ama ne kadar yakın olsalar da,
Hiçbiri tam dokunamaz ruhunun derinine.
Çünkü eksik olan ben, eksik olan her şeyi çağırıyor,
Ve tamamlanamayan her şeyin ağırlığı omuzlarımda.
Yine de vazgeçmiyorum,
Hayatın bana sunduğu kırık güzellikleri topluyorum,
Ve her kırıkta bir ders, her eksiklikte bir güç buluyorum.
Çünkü eksiklik, yalnızca boşluk değil,
O boşlukta büyüyen bir direnç,
O boşlukta filizlenen bir umut var.
Gözlerimde gördüğüm her güzellik,
Bana “biraz daha, biraz daha eksik kal” diyor.
Ve ben eksik kalmayı öğrendim,
Tam olmanın yükünü taşımaktansa,
Eksik kalarak yaşamayı seçtim.
Kimi zaman bu eksiklik, acı veriyor,
Kimi zaman da özgür bırakıyor.
Ve her gün biraz daha anlıyorum ki,
Güzel olan her şey, eksik kalınca anlam kazanıyor.
Belki de en büyük güzellik,
Tam olmayı arzulamak değil,
Eksik olmayı kabul etmekmiş…
Ve ben, güzel olan her şeye biraz eksiğim,
Ama bu eksiklik, bana hayatı, insanı, aşkı ve acıyı
Bütün çıplaklığıyla hissettirebiliyor.
Ve ben hâlâ eksik olmayı seçiyorum,
Çünkü eksik kalan her şey,
Bana hayatta hâlâ bir yerim olduğunu hatırlatıyor,
Ve eksik olmanın kendisi,
En derin, en gerçek özgürlüğün ta kendisi.