Biyolojik ve tıbbi açıdan:
Görevi: Epifiz bezi, özellikle melatonin hormonu üretir. Bu hormon uyku–uyanıklık döngüsünü (biyolojik ritmi) düzenler. Yani vücudun gece–gündüz, mevsimsel ve biyolojik dengelerini ayarlamada önemli rol oynar.
Kalsiyum birikimi: Zamanla kireçlenme (kalsifikasyon) eğilimi gösterir, bu durum bazı araştırmacılar tarafından yaşlanma ve çeşitli nörolojik hastalıklarla ilişkilendirilmiştir.
Hormon dengesi: Melatonin dışında başka nörotransmitterler ve hormonlarla da bağlantısı vardır.
Tarih boyunca ilgi görmesinin nedenleri:
1. Antik ve mistik öğretiler: Eski Mısır, Hinduizm, Budizm ve ezoterik öğretilerde epifiz bezi "üçüncü göz" olarak tasvir edilmiştir. Manevi uyanış, bilinç genişlemesi ve sezgi ile ilişkilendirilmiştir.
2. Descartes’in görüşü: Ünlü filozof René Descartes, epifiz bezini “ruh ile bedenin buluşma noktası” olarak tanımlamış ve bu bezin insan bilincinin merkezi olduğunu savunmuştur.
3. Gizemli işlevleri: Küçük olmasına rağmen beynin tam merkezinde yer alması ve tarih boyunca mistik sembollerle ilişkilendirilmesi, insanların ilgisini artırmıştır.
4. Modern tartışmalar: Günümüzde epifiz bezinin sadece uyku düzeni değil, rüya, bilinç halleri, ruhsal deneyimler ve sezgiler ile bağlantılı olabileceği düşünülüyor. Hatta bazı araştırmacılar epifizin DMT (dimetiltriptamin) gibi halüsinojenik maddeler salgılayabileceğini iddia etmiştir (bu kesin olarak kanıtlanmamıştır).