ESKİ ALİM VE MÜRŞİD ZATLAR

İnsanların beyinlerinden kalplerine giden
yolun klavuzu alim ve mürşid zatlar

Alim, ulum-i zahiriyyeyi yani, islamın 20 ana ve kolları olan 80 ilmi ve zamanın fen ilimlerini medreselerden veya üstaddan okuyanlara denir. Şayet bu alim bu tedrisatı esnasında, Allahü tealanın zatına ve sıfatlarına ait hakikatlara arif bir mürşid-i kamilin sohbetinde ve terbiyesinde, mürşidin kalbinden akıp gelen marifetlere yani ulum-i batıniyyeye de arif olursa mürşid olur, insanları irşad eder. Sohbetlerinde veya kitaplarını severek okumak suretiyle, mürşid terbiyesi almiş bir bahtiyar, dünyada en zor şey olan, neyin doğru, neyin yanlış, kimin sevilip, kimin sevilmeyeceğinin şuuruna erer. Mürşidin gemisinde ehil naehil beraberdir. Bunların hiçbirini evvel Allah kimse aldatamaz. Allah korusun, nefsine uyup, kendini denize atarak intihar ederse başka.
Yukarda bildirdiğimiz ilimleri okumamış olanlara alim denmez.
Alim olmanın yanında, mürşidlerin kalplerinden akıp gelen marifetlere yani ulum-i batıniyyeye de arif olmayana mürşid değil, kâtı-ı tarik-i ilahi denir.
İmam-ı Rabbani hazretleri bin yılından sonra ahir zamandır buyurmuş. Şimdi H. 1438 yılında, derin ahir zamandayız. İslam üniversiteleri (medreseler) 90 senedir bütün islam aleminde kapatılmış. İslam alimi yetişmiyor ama şeyh ve hoca, mebzulen mevcut. Bu din cahilleri, ehl-i sünnet itikadından sapmamış olsalardı ve insanların beyinlerinden kalplerine giden yolu bilebilselerdi, islam alemindeki şu kafir zulmü, sayısız asayişsizlik ve cinayetler olur muydu?
Peygamber efendimiz, kıyamete kadar hak üzere bir zümre hep olacaktır müjdesini vermişler. Kantite değil kalite esastır. Yani dünya tamamen boş da değildir. Burada kıstas, mübarek ecdadımızın, Osmanlı ve öncesi zamanların evliya alimlerinin kitaplarını veya düzgün tercümelerini dikkatle okumak ve uymaktır.