Eylül.
An'ı zamandan tutup soyarak çıkarmak,
Kıstas olmaktır bir düşte,
Bir şiir zaafiyetidir içimden dökülen,
Ve yazmaktır benim çarem.
Zaman eksilen bir şeyin tadı gibi.
Ben bu kez Eylül seçmek değil ,
Eylül gibi dolmak istiyorum.
Ya da Bunamış bir papatya gibi dilsiz olmak.
Eski günler düşümde bir gökyüzü çünkü.
En çok ve en uzun inandığım da sensin hala.
Sana gelmek istiyorum da.
Yıkanmak istemeyen çocuklar gibiyim.
Bilmeden üzerimi örten herşeyden kaçıyorum.
Çünkü beni unutmak istemediğim bir seyin ,
Tam ortasinda bıraktılar.
Boynunun guzellemesi dediler bıraktığın kokuya..
Adının şiire çıktığı sokakları biliyorum oysa.
Kaçmak, kaderine yaklaşmaktır şimdi.
Çıtımız çıkmadan da duyar mıyız birbirimizi ?
Her gece bir sandalyenin beni beklemesi ,
Ya da sandalyenin gönlümdeki seni derlemesi gerekir.
Sen soyle kadın ,
Hani alınlarına kader değmiş ,
Hani dudaklarına Eylül dokunmuş,
Hani o erkenden göçtüğünü sandığımız yüreklerimiz kadar.
Sıyrıla bilir miyiz kabuğumuzdan..