Hayatın yaşattıklarına karşı zor yutkunuyorum , kül edilmiş bir çocuğun gülümsemesini özlüyorum, her an tutunabilecek bir şey bulmanın ağırlığıyla güne başlıyorum. Bu daha ne kadar sürecek gibi cümleleri askıya almaktan vazgeçiyorum. Bu böyle süremez gibi cümlelere dönüyorum. Hayatın kalıplarına hiçbir zaman sığamayacağımızı hatırlıyorum ve bunu hatırladığım için yine başa dönüyorum, döndüklerimden bir kez daha usanıyorum . Usandıkça bağı çözülemez bir ipe benzemeye başlıyorum, ipin düğümleri ile boğuştukça bana dar gelen bir odanın içinde olduğumu farkediyorum. Farkettiklerimin içinde her gün yaşamaya devam ediyorum.
Ömer Faruk Kuştoğan