"Gazze imtihanı kazandı. Gazze üstüne düşeni yaptı." Bu sözler, Filistin topraklarında yaşanan dram karşısında hepimizin kalbine dokunan bir gerçeği dile getiriyor. Onlar, en zor şartlarda bile direnişin ve inancın bir sembolü oldular. Peki ya biz? Üzerimize düşeni hakkıyla yerine getirebildik mi?
Ahiret gününde, her şeyin sahibi olan Cenab-ı Hakk'ın huzurunda hesap vermeye durduğumuzda, hangi mazeretlere sığınacağız?
* "Allah'ım, biz az mıydık?"
* "Allah'ım, stratejik olarak zor bir konumda mıydık?"
* "Allah'ım, onların atom bombaları vardı da bizim neyimiz vardı?"
Peki ya O'nun cevabı, tüm bu bahaneleri geçersiz kılan bir soru olursa: "Ben yok muydum? Planları bozan, gücü yeten ben değil miydim? İman edenlere yardım eden ben değil miydim?"
Ey Müslüman kardeşim! O gün bu savunmalar bizi kurtaracak mı? Dünya hayatının geçici hevesleri, korkuları ve menfaatleri bizi Allah'ın azabından koruyabilecek mi?
Kur'an-ı Kerim, bu sorunun cevabını bize açıkça veriyor. Allah (c.c.) buyuruyor ki:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ ۚ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ ۚ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ
> "Ey iman edenler! Size ne oldu ki, 'Allah yolunda savaş için organize olun!' denildiğinde yere çakılıp kaldınız? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının geçimi ahiret yanında pek az bir şeydir." (Tevbe Suresi, 38)
>
Allah'ın vaadi apaçıktır ve tarih boyunca tecelli etmiştir:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ
> "Eğer siz Allah'a (O'nun dinine) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır." (Muhammed Suresi, 7)
>
Unutmayalım ki, Bedir'de sayıca çok azdık. Hendek'te kuşatma altındaydık. Uhud'da zorlu bir sınavdan geçtik. Fakat Allah'ın yardımıyla zaferlere ulaştık. Çünkü biliyorduk ki:
لَا يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرَ أُولِي الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ ۚ
> "Mü'minlerden, özürleri olmaksızın oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihat edenler bir olmaz." (Nisa Suresi, 95)
>
Mazeret Değil, Amel
Ey nefsim ve ey Müslüman kardeşim! Dünyanın geçici korkuları, menfaatleri ve zorlukları bizi Allah'ın dininden alıkoymamalı. Hesap gününde "biz azdık, güçsüzdük" mazeretleri bizi kurtarmayacak. Çünkü Allah, kudretiyle her şeye yeter. O'nun yardımı, sayıya veya silaha bağlı değildir.
O halde, Gazze'nin çığlığına kulak verelim. Maddi ve manevi, fiili ve dualı her türlü desteği esirgemeyelim. Zira Resulullah (s.a.v.) buyurur: "Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez." (Buhari)
اللَّهُمَّ أَعِزَّ الْإِسْلَامَ وَالْمُسْلِمِينَ وَانْصُرْ إِخْوَانَنَا الْمُسْتَضْعَفِينَ فِي غَزَّةَ
> "Allah'ım, İslam'ı ve Müslümanları aziz kıl. Gazze'deki mustazaf (ezilmiş) kardeşlerimize yardım et."
>
إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ
> "Şüphesiz Allah, iman edenleri savunur. Hiç şüphesiz Allah, hain ve nankör olan herkesi sevmez." (Hac Suresi, 38)
>