Geçen gün,
Hani o güneşin, oksijenle kırıştırdığı,
Otların şöyle bir "oh be" çekip,
Boyunlarını kaldırdıkları,
Rüzgarla şöyle bir sallanıp, kolkola dansettikleri gün..
Ceviz ağacıyla beraberdik.
Yan yana, sırt sırta..
Biraz dertli gibiydi..
Hani böyle bir buruk, hani böyle biraz sıkkın..
"Üzülme" dedim.Dediğim şeye bende pek inanmadan.."Yaprakların yeniden çıkar, yaz gelince".
"Beni" dedi, "beyaza boyasalar?"
"Neye yarar? İçim kara, dışım ak olsa.."
"Keşke tek sorun yapraklarım olsaydı."
"Bu yalnızlık..."
Dedi ve öylece durdu, durdu; sanki daha önceden hep koşarmış, hiçbir yerde duramazmış gibi..
Balık gibi ağzımı bir açtım, bir kapadım..
Bir şeyler söylercesine..
Ama diyemedim "Haklısın.."!!!
Diyemedim "Seni anlıyorum.."!!
Güneş, sanki boğazımı yakaladı, sıktı, bunalttı beni..
Bir sigara çıkarıp, (ilk nefesi sanki sigaradan intikam alırcasına çekerek) yaktım..
Tekrar "Bu yalnızlık.." dedi..Sonu tamamlanmamış bu cümle, bir haykırış,
Bir çığlık oldu kulaklarımda, beynimde, yankılandı..
"Neyse" dedim, ayağa kalkıp pantolonumun arkasına yapışan toprak ve otları temizlerken..
"Ben artık gideyim..Geç oldu.."
"Merak ederler" ve "Beni beklerler" bana kaldı..
Ona veremedim..