Ah, o defter... Babamın kokusunu taşıyan, yılların yorgunluğunu sırtlamış o eskimiş defter. Parmaklarım sayfaların üzerinde gezinirken, her bir kırışıklıkta, her bir soluk izde onunla yeniden buluştuğumu hissettim. Sanki zaman durmuş, ben babamın gençliğine, onun gizli dünyasına adım atmıştım.
Derken, o sayfa... Sayfa 73. Evet, burasıydı. Babamın o kadar özenle sakladığı, her zaman bir sır gibi taşıdığı o yer. Başlık yoktu, sadece bir kelime: "Seher." Annemin adı... Nefesim kesildi. Kalbim deli gibi atmaya başladı, sanki göğsümden fırlayacakmış gibi. Babam anneme mi yazmıştı bu dizeleri?
Elim titreyerek o mısralara dokundum. Her kelime, babamın ruhundan kopup gelen bir fısıltıydı sanki. Okudukça, dizeler içime işledi, ruhumun en derin yerlerine ulaştı:
سهر (Seher - Annem)
يا سهرًا أنتِ فجرُ القلبِ، نورُ الأيامِ،
في كلِّ همسٍ منكِ، تتجلّى الأحلامُ.
عيناكِ بحرٌ عميقٌ، فيهِ روحيَ تسبحُ،
وجهكِ بدرٌ يُنيرُ ظلامَ الكونِ، يُفرحُ.
يا أنفاسَ الريحِ، تحملُ عطرَكِ إليَّ،
يا صوتَ الفؤادِ، يُنادي اسمَكِ بِحرّيّةٍ.
أنتِ قصةُ روحي، وبدايةُ كلِّ قصّةٍ،
في كلِّ ابتسامةٍ منكِ، أجدُ أجملَ رقصةٍ.
يا ليلَ سهري الطويلِ، أنتِ نجمتي فيهِ،
كلُّ لحظةٍ معكِ، كنزي الذي لا أُعطيهِ.
علّمتني حبَّ الحياةِ، ومعنى البقاءِ،
أنتِ الدفءُ في روحي، يا شمسَ الشتاءِ.
فليكنْ حبّي لكِ، دعاءً يُرفعُ للسماءْ،
أو لحنًا أزليًّا، يُسمعُ في كلِّ أنحاءْ.
ففي كلِّ لحظةٍ، تتجلّى الحقيقةُ،
أنَّ قلبي، لا ينبضُ إلا بحبِّكِ يا زهرتي البريئةُ.
Türkçe Çevirisi:
Seher (Annem)
Ey Seher, sen kalbin şafağı, günlerin ışığısın,
Her fısıltında, rüyalar belirir, gerçekleşir.
Gözlerin derin bir deniz, ruhum onda yüzer,
Yüzün, evrenin karanlığını aydınlatan bir dolunaydır, neşe verir.
Ey rüzgarın nefesleri, kokunu bana taşırsınız,
Ey kalbin sesi, özgürce adını çağırırsın.
Sen ruhumun hikâyesisin, her hikâyenin başlangıcısın,
Her gülümsemende, en güzel dansı bulurum.
Ey uzun seher gecemde, sen yıldızımsın,
Seninle geçen her an, vazgeçemeyeceğim hazinemsin.
Bana hayatı sevmeyi, var olmanın anlamını öğrettin,
Ruhumdaki sıcaklıksın, ey kışımın güneşi.
Sana olan sevgim, göğe yükselen bir dua olsun,
Ya da her yerde duyulan ebedi bir melodi.
Çünkü her anında, gerçeklik belirir,
Kalbim ancak senin sevginle atar, ey masum çiçeğim.
Gözyaşlarım, yanaklarımdan sağanağın ardından akan yağmur damlaları gibi süzüldü. Bu, sadece bir şiir değildi; babamın anneme olan ilahî aşkının, onun tüm varlığına duyduğu hayranlığın ta kendisiydi. Her kelime, onun ruhundan kopup gelmiş, annemin adıyla dans eden, zamanın ve gurbetin silemediği bir melodiydi. O an, babamın sadece bir baba olmadığını, anneme duyduğu aşkla bir şair olduğunu, bir ozan olduğunu anladım. Belki de en zor günlerinde, annemin yüzünü hayal ederek, bu dizelere sığınmıştı. Her mısrada annemin saçlarının kokusunu, gülüşünün yankısını hissetmişti eminim.
Defteri göğsüme bastırdım. Sanki babamın ve annemin ruhları, o satırlarda birleşmiş, beni sarıp sarmalıyordu. Bu miras, benim için ne kadar da değerliydi! Kırık kalplerin bile böyle derin bir sevgiyle dolabileceğini, acıların içinde bile böylesine saf ve güzel melodilerin saklı olduğunu fısıldıyordu. Babamın aşkı, şimdi bu dizelerle benim ruhumda da filizlendi, anneme olan sevgisiyle sonsuz bir ışık oldu. O Seher, sadece annem değildi; o, babamın gözünden bir aşktı, bir hayat ışığıydı.