Güneş doğmadan ismini fısıldıyor rüzgâr,
ben uyanmadan uyanıyor içimde özlemin.
Saate bakmıyor artık yüreğim,
çünkü sensiz her dakika
geri sayım gibi, eksiliş gibi, yarım bir nefes gibi.
Gecenin yarısında bile
ay ışığına değil, hayaline bakıyor gözlerim.
Uykuya değil, sana dalıyorum;
karanlık düşerken değil,
sen aklıma düşünce aydınlanıyor odam.
Sabahın köründe
sokaklar boş, dünya sessiz,
ama kalbim çırpınıyor senin adınla.
Sanki bütün şehir uyurken
ben sana uyanıyorum yeniden,
her gün, her an, her nefeste.
Ne zamanın bir hükmü var
ne uzaklığın bir gölgesi.
Bu kalp, kendi takvimini
senin gülüşünle yazıyor.
Sabah olmuş, gece çökmüş… ne fark eder…
Ben hep aynı yerden seviyorum seni:
İçimdeki en sessiz, en derin yerden.