Hallerin sınırı yok diye diye büyüttüler bizi. Kursağımıza bir yığın hayal kırıklığı dizerek. Sonra hayalleri hep imkansız saydıkta öyle düşledik. Bir zaman sonra düşlemekten de vazgeçtik gerçeklerle yüzleştik. Belki de hatamız hep olmayacak şeylerin peşinden koşmaktı. Belki de hep olmayacak şeylerden ufacık umut kırıntıları besleyerek adına hayal demiştik. Bundan iki yakası bir araya gelmiyordu hayal dediklerimizin.