Gidersin.
Gitmen gerektiğinde, gitmek istemesen bile gidersin.
Birilerinden, bir yerlerden gitmek zorunda kalırsın.
Kendi bedeninden bile gidersin; ama kendinden gitmek mümkün değildir.
Oysa ben kendimden gitmek istiyorum.
Kendimi unutmak, silmek, kendimden çıkarmak…
Bu hayata hiç gelmemiş olmak.
İçim keder dolu, kendimi denizlerde boğmak isterim.
Bir gün gerçekler yüzümü kırbaçlamadan, mutlu uyanmak isterim.
Aynaya baktığımda gördüğüm kişi, kafamdaki ‘ben’ olsa;
Koşulsuz sevebilsem kendimi, özgür olsam.
Kimliğimin, yaşımın kalıplarına sığdırılmamış, engellenmemiş.
Vicdan denilen şey canımı yakmasa…
Kendime bile itiraf edemediğim, söyleyemediğim şeyleri
Başkasına açmaya hazır değilim.
Çünkü bilirim, sözleriyle, tavırlarıyla dövecek beni.
O yüzden susuyorum.
İçimde biriken keder beni tüketiyor.
Bilmiyorum, bu geçici mi yoksa hep böyle mi hissedeceğim.
Bütün doğrular söylenmeli mi?
Doğru hep doğru zamanda mı söylenir?
Yanlış zamanda söylenen doğru, yanlış sayılır mı?
Özgür olmak…
Her anlamda, maddi ve manevi özgür hissetmek
Bana çok uzak bir kavram.
Ruhum özgür kalmak isterken,
Hayatım ve gerçeklerim beni kalıplara tıkıyor.
Her gerçek doğru mu?
Her doğru gerçek mi?
Benim hissettiklerim ne peki?
Onlar da doğru; sadece zamanlama yanlış.