“Hiç sorguladın mı kendini? Neredeyim, nasılım, ne durumdayım, olmak istediğim yer burası mı diye? Etrafındaki insanları mesela. Her birinin tek tek hayatında varoluş nedenlerini ya da olmasını isteyip başını çevirdiğinde göremediklerini. Ne, neden, ne için sorularıyla boğuşurken girdiğin döngüde, yalnızlığını hissettin mi en derininde. İmrendiğin, heves ettiğin her şey dizildi mi boğazına bir bir? Asıl yapmak istediklerin ve şuan ne yapıyor oldukların kemirmedi mi hiç beynini? Girdiğin mücadeleler, verdiğin savaşlar, gazisi olduğun mağlubiyetler ve en acısı sevinemediğin zaferlerin tüketmedi mi seni de? Derman sandıklarının dertleri sırayla tokatlarken yüzünü, sen hangi yastığın altına sıkıştırdın pişmanlıklarını? Kenetleyip ellerini birbirine, sızlarken burnunun direkleri, o büyük çabayı göstermedin mi sen de akmasın gözünden o bir damla yaşın diye?
Evet dediklerin, hayır dediklerin, kabullenişlerin, vazgeçişlerin kaç kere sorguya çekildi kendi içinde? Elinden şekerini değil, gecenden Ay’ını çalmadılar mı senin de?