Baktığım, dokunduğum, tattığım en çokta hissettiğim her şey de onu buluyorum. Bu istemsizce oluyor. Sanki kendimi şartlandırmışım gibi görünse de öyle değil. Mesela saat’e bakıyorum kaçı kaç geçiyor diye, pili bozulmuş buluyorum. Ayrıldığımız günün saatinde duruyor hâlâ. Bana hediye ettiği peluş kalpli yastığımla uyuyorum desem de yalan! Ben hâlâ ona sarılıyorum. Seviyor diye yaptığım vişne reçeli bile yarım bıraktığı haliyle duruyor. Dudaklarıma bulaştırdığı tadı ise damağımda. Sonra bir bakıyorum yok. Gördüğümü sandığım her yerden bir anda yok oluyor. Bir sihirbaz edasıyla bir görünüp bir kayboluyor.