Zaman bazen geçmiyor sanıyorum;
oysa içimde usulca yer değiştiriyor.
Bir anın gölgesi,
bir cümlenin sızısı,
bir bakışın bıraktığı sıcaklık…
Hepsi sessizce yerini buluyor bende.
Kendime dönüp baktıkça görüyorum:
Değişen dünya değil,
dünyayı taşıyan yanım.
Bir mevsim içimde kımıldıyor;
ne tam kış,
ne tam yaz…
İkisinin arasında duran o ince çizgide
yavaşça büyüyorum.
Zamanın bana öğrettiği en tuhaf şey şu:
Geçmiş kaçmıyor,
gelecek gelmiyor,
ikisi de içimde aynı anda nefes alıyor.
Ben her adımda biraz daha
kendime yaklaşıyorum.
Bazen sessizlik oluyor tek dostum.
Konuşmayan yanlarım
fısıltılarıyla yol tarif ediyor.
Bir an geliyor,
hiçbir şey söylemeden
çok şey anlıyorum.
Zaman beni olgunlaştırmadı aslında;
ben, zamanın içinden geçerken
yumuşadım.
Acılarım köşelerini kaybetti,
sevinçlerim sesini alçalttı.
Hepsi aynı rafta duruyor şimdi,
hepsi bende birer iz.
Ve bugün biliyorum:
Zaman ilerlemiyor,
ben ilerliyorum onun içinde.
Her yaptığım yolculuk,
dışarıya değil,
kendi kalbimin daha derinine.