İdlib Sokaklarında Yeniden
Hayat bu; garip bir döngüyle, insanı hep dönüp dolaştırıp aynı yere getirir. Bıraktığımızdan farksız değildi İdlib sokakları… Sanki zaman burada donup kalmış, her şey aynı izleri taşıyordu. Ancak bu kez, tanıdık bir tebessümle karşıladı bizi. Ateşkesin getirdiği o incecik umut ışığıyla, sokaklar biraz daha kalabalıktı, insanların yüzlerinde azıcık olsun bir ferahlama, bir nefes alma hissi vardı.
Seher’in ailesinin evindeydik. Bütün akrabalar, sevgili Seher’imin ve minik Mislina’mızın etrafında bir hilal gibi toplanmış, neşeyle sohbet ediyorlardı. Herkesin gözlerinde aynı ışık, aynı mutluluk parlıyordu. Mislina, bu sevgi çemberinin tam ortasında, minik ellerini çırparak onlara karşılık veriyordu sanki.
Kayınpederim ve kayınbiraderimle bahçede oturuyorduk. Serinletici bir rüzgar yüzümüze vuruyor, toprağın kokusu içimize doluyordu. Kayınpederim, derin bir nefes alıp bana döndü. Gözlerinde muzip bir pırıltı vardı. "O gece kızımı sana nasıl verdim anlamadım. Normal şartlarda bu pek mümkün değildi, sanırım o gece beni kandırdınız!" dedi gülerek. Yüzümde samimi bir tebessüm belirdi. "Ama senin benim gözümde ayrı bir değerin var. Masumiyetin yüzüne aksetmiş. Senden kızıma zarar gelmeyeceğini anlamıştım. Onu ilk defa bu kadar hayata bağlanmış şekilde görüyorum. Sağ ol evladım," dedi, sesi titreyerek. İçten gelen bu sözler, ruhumu okşamıştı. "Estağfurullah! O benim hayatıma anlam kattı. Onsuz hayat nasıl olurdu bilmiyorum," dedim, Seher’e duyduğum aşkın büyüklüğünü anlatmaya çalışarak.
Biz konuşurken Seher geldi yanımıza. Yüzünde tüm yorgunluklara rağmen parlayan o eşsiz gülümsemesi vardı. Mislina'yı dedesinin kucağına verdi, sonra bana göz kırptı. O göz kırpış, sanki gizli bir sözleşmeydi aramızda. Bahçenin daha sakin bir köşesine geçtik. Yemyeşil ağaçların altında, sadece ikimiz kalmıştık.
Elimi tuttu, parmaklarıma kenetlendi. "Sözünü tuttun, beni buraya tekrar getirdin. Babamı bir daha göremeyeceğim diye çok korkuyordum. Sen ne güzel adamsın Muhammed'im! Sana söz veriyorum, ömrümün sonuna kadar seni üzmeyeceğim." Gözlerinde pırıl pırıl parlayan samimiyeti gördüm. "Sen bana Allah'ın lütfusun, benim iyiliğimin kaynağı sensin. Seni tanıdıkça dünyaya bakış açım değişti… İyi ki varsın ömrüm." Her kelimesi, kalbimin en derinlerine işliyordu.
Heyecanla, çocuksu bir neşeyle: "Yarın Serakib'e gideceğiz. Doğduğum yer orası, bizim köyümüz. Bu defa sıra bende; ben seni gezdireceğim!" dedi gülerek. Gözlerinde çocukluğunun anıları canlanmış gibiydi. "Olur. Ama gitmeden Selman Hoca ve Esma Teyze'yi ziyaret edelim," dedim. Gözleri birden büyüdü. "Bizimkileri görünce unutmuşum onları! Hatta dur, sürpriz yapalım. Bu akşam gidelim, ne dersin?" dedi. Heyecanı bana da bulaşmıştı. "Haber etsek ayıp olmasın," diye düşündüm. "Yok yok, olmaz! Çok şaşıracaklar. Hem getirdiğimiz hediyeleri veririz," dedi, beni ikna ederek. "Tamam, o zaman olur," dedim. O an, o masum sevinci görmek her şeye değerdi.
Kayınpederimle Seher'in hastalığı hakkında konuşmak için fırsat kollamıştım. Bu endişe, içimi kemiriyordu. "Ne bileyim oğlum," dedi, yüzünde bir anlık hüzün belirerek. "Karaciğerinin üzerinde 'leke gibi bir şey' var dediler. Annesi Arapça bir eserden bir tarif buldu, onu verdik. O tarif sayesinde yıllarca ayakta kaldı. Ama onu ilk defa bu kadar kilo almış şekilde görüyorum. Sizin oradaki doktorlar ne dedi?" Gözlerinde, kızına duyduğu sevgiyle harmanlanmış derin bir kaygı vardı. "Başta karaciğer nakli gerekli dediler. Ama biraz araştırınca, 'Takibe alalım' dediler. Aylık bazı testler yapıyoruz, şu an sıkıntılı bir durum yok gibi," dedim. İçimdeki tüm umut kırıntılarını sesime yüklemeye çalışıyordum. Umarım her şey yoluna girerdi.
Akşam olmak üzereydi. Güneş, batarken gökyüzünü turuncuya boyuyordu. Seher, nefis börekler ve çörekler hazırlamıştı. O mis kokulu yiyecekleri alıp, Selman Hoca ve Esma Teyze’ye doğru yola çıktık. Yürürken, içimde bir şiir belirdi, İdlib'in ruhuyla harmanlanmış, aşkımızla yoğrulmuş...
İdlib'in Kalbinde Bir Şiir
Toprak kokar bu diyar, mazideki izlerle,
Her taşında bir anı, fısıldar sessiz sözlerle.
Yıllar geçti, dönüldü bu eski yollara,
Yine geldim, elimde hayatın en güzel bağlarına.
Gözlerinde Seher'imin, bir çocukluk neşesi,
Gülüşünde Mislina'mın, cennetin sesi.
Bu şehir şahit oldu, bir aşkın filizlenişine,
Şimdi şahit, bir ailenin yeniden dirilişine.
Ateşkesin gölgesinde, bir umut yeşerir yavaşça,
Her nefeste şükür var, her adımda yavaşça.
Acılarla yoğrulmuş, bu toprağın her zerresi,
Şimdi barışa hasret, bekler yeni nefesi.
Geçmişle gelecek, iç içe bu anlarda,
Kalplerimiz birleşmiş, umudun rüzgarlarında.
Serakib bekler bizi, eski dostlar, eski yuva,
Aşkımızla aydınlansın, bu karanlık ova.