İNSANLARI OKUMA SANATI

Bilindiği üzere Allah-ü Teâlâ’nın, Kur'an-ı Kerim'deki ilk emri “Oku" dur. İslâm alemi olarak Yaradan'ın (c.c) emrine ne kadar uyduğumuz ise tam bir muammadır.
Allah’ın emirlerini daha iyi anlayıp uygulayabilmek ve kendimizi geliştirmek için her gün düzenli olarak Kur'an, meal, tefsir ve diğer kitaplardan okumamız gerekir.
Peki kitap okumanın önemi kadar insanları okuyabilmenin öneminin ne kadar farkındayız? En yakınlarımız olan aile bireylerimizi, arkadaşlarımızı, eşimizi dostumuzu ne kadar tanıyoruz? Kişisel özelliklerinin ne kadarını biliyoruz?
Bir sevdiğimizle konuşurken; ses tonundan, yüz ifadelerinden, tavırlarından onun mutlu mu hüzünlü mü sinirli mi olduğunu çok rahat anlayabilmeliyiz. Gözlerine baktığımızda taa kalbinin içini görebilmeliyiz. Hatta bunları telefonda konuşurken bile anlayabilmemiz gerekir.
En iyi insan okuyabilen kişiler hiç kuşkusuz annelerdir. Evladını gördüğü ya da sesini duyduğu an hasta mı üzgün mü ateşi mi çıkmış anında anlayabilirler.
Kendimden örnek vermem gerekirse; anneme bir şey sorduğumda cevap vermiyor ve hızlı hızlı nefes alıp veriyorsa biliyorum ki o an sinirli ve düşünceli, derhal yanından uzaklaşıyorum. Bir arkadaşımla telefonda konuşurken, eğer o gün hava kapalı ve bulutlu ise ses tonundaki değişikliği anlıyorum; çünkü kapalı havalarda kendisi hüzünlü olur.
Birbirimizin ruh halini alabildiğimiz kadar birbirimizin duygudaşı da olmalıyız, yani empati kurabilmeliyiz. Yakınımızın sevinciyle sevinmeli, hüznüyle hüzünlenmeli, gözyaşlarımızı birlikte dökmeliyiz.
İfadelerimde sürekli -meliyiz -malıyız gibi gereklilik ekleri kullandım ama bu belirttiklerim gerçekten bizler için gerekli şeyler. Sosyal medyada sık denk geldiğim güzel bir söz ile nihayetlendirmek istiyorum satırlarımı: “Bir kahvenin tadını, bir insan sesi değiştirebilir. Berbat bir günü, bir insan yüzü güzelleştirebilir. Acı bir haberi, bir insan sözü hafifletebilir. Mutlu bir ânı, bir insan daha mutlu yapabilir. İnsan insana lazımdır. Ama insan insana...”