İnsanların Değişmesi

Yaşam yolculuğu sürdüğü müddetçe, değişim kaçınılmaz olacaktır. İnsan, doğa ve yaşamın ta kendisi sürekli olarak bir dönüşüm rutini sergiler. Sarsılmaz görünen kaleler yıkılır, güçlü sanılan bağlar kopar ve batmaz denilen gemiler bir gece yarısı derin sularda kaybolup gider. Çünkü yaşam değişim üzerine kurulu bir oyun alanıdır. Bu sebepten olsa gerek, insanların değişmesi de kaçınılmazdır. İnsan, bazen hayatta kalmak, bazen de sadece mutlu olmak için farklı bir forma bürünmesi gerektiğini hisseder. Üstelik bunu sadece fiziksel değil, ruhsal olarak da gerçekleştirir.

Değişim tıpkı akan bir suyun hiç ara vermeksizin yolunda ilerlemesi gibi sürekli olarak devam eder. Hızlıca ve düzenli olarak değişir her şey. Üstelik bu düzenden kasıt her şeyin sıralı olması da değildir. Bazen düzensizliğin içinde mevcut olan düzen, değişimin ayrılmaz bir parçası haline gelir. İnsanın doğayla uyumlu bir biçimde yaşayabilmesinin yolu ise değişime uyum sağlamaktan geçer. Kış geldiğinde karlı havaya, soğuklara ve rüzgarlara karşı direnme ihtiyacı baş gösterir. Yaz geldiğinde ise kavurucu sıcaklara dayanabilmek için bir kez daha değişmek zorunda kalırız. Gece olduğunda gecenin şartlarına ayak uydururuz. Gündüz olduğunda ise yaşamın akışı içinde görünmez olma ihtiyacı duyarız. Bu görünmezliği sağlayan ise yine değişime olan adaptasyon yeteneğimizdir.

Değişimin temel koşulu, insanın kendi benliğindeki ve dünyanın dengesindeki boşlukları fark edebilmesidir. Çünkü o boşluklar zıtlıklarla dolmak üzere tasarlanmıştır. İnsan mutsuz olduğu her gün için, mutluluklarla dolu bir yaşama yelken açacağını bilmelidir. Çok mutlu olduğu günlerin ise sonsuza dek sürmeyeceğinin bilincinde yaşayarak korunaklı bir yaşam inşa etmelidir. Ancak bu şekilde değişim rüzgarı estiği zaman ortalıkta bir yaprak gibi savrulmaktan kurtulur.