Kader mi İrade mi

Hayatımızın kontrolünün bizim elimizde olduğuna inanırız. Çünkü buna inanmak, başımıza gelen felaketlerle daha kolay başa çıkmamıza yardımcı olur. Bunu biz seçmişizdir, bu yola biz girmişizdir. Olasılıklar girdabında sürüklenmek yerine elimizle seçtiğimiz bir silah tarafından vurulmuş olmayı tercih ederiz. Yine de her insanın beynini yiyip bitiren bir kuşku... Hayatımız neyin sonucudur? Başından beri belli olduğu söylenen kaderimizin mi yoksa irademizin mi? Kendi seçimlerimizi yaptığımız için mi böyle biri oluruz, yoksa böyle biri olduğumuz için mi bu seçimleri yaparız?

İnsanlık tarihinden bu yana, insan kendi hayatı üstündeki kontrolü sağlamak için olağanüstü bir çaba gösterdi. Bazen doğayla, bazen başkalarıyla, bazen de içindeki kaygılarla savaşarak kendini üstün ilan etmeyi denedi. Fakat bazı noktalar da ayağının takıldığı ve insanın ansızın tökezlediği oldu. Bu tökezlemeler neyin eseriydi? İradenin eseriyse, bu denli görünen şeyleri nasıl da görmeden geçip gitti? Yok eğer kader diye bir şey varsa, orada iradeden söz edilebilir miydi? Baştan beri belli olan bir senaryonun içinde yaşamak, rol yapmaktan başka bir şey değildi.

Fakat hayatın hiçbir yerinde olaylar siyah ya da beyaz değil. Griler her zaman çoğu konuyu daha iyi anlamamızı sağlar. Kader, kimilerine göre tesadüf ya da şans olarak şekillense de bir şeylerin önceden belirlenmiş olduğu inancına dayanır. Bu inancın temelinde ise bir irade anlayışı yatmaktadır. Nasıl mı? Yol bellidir. Yol ayrımları da öyle. Ancak hangi yola girileceği insanın kendi seçimidir. Herkesin gittiği yoldan gitmek ya da karanlık ormana sapmak... Belki de ilginç bir şekilde kendi yolunu çizmek ve o rotada ilerlemek. Sonuç her ne olursa olsun, insanın en iyi rehberinin insanın kendisi olduğu inkar edilemez bir gerçek olarak varlığını koruyacak.

#kader #idare #seçimlerimiz #tesadüf #inanç