Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
KALBİM BU ASRIN DENGİ DEĞİL Bir aslanın ceylanın peşin - Sözümoki
19 Haziran 2019, Çarşamba 23:43 · 73 Okunma
KALBİM BU ASRIN DENGİ DEĞİL...

Bir aslanın ceylanın peşinden nasıl koştuğunu, bir timsahın bir geyiği nasıl parçaladığını hatırlatıyor bana bu dünya. Doğanın kanununu değil de, son andaki bakışını hatırlıyorum ceylanın.
Gözü yaşlı anaları hatırlatıyor. Kobay gibi kullanılan şu yığınları hatırlatıyor.
Kalbim bu asrın dengi değil.
Uyumadan önce gördüğüm en az yirmi dört daireli binalara bakıyorum; ışığı yanan ocaklara; engel olamıyorum kalbimin ağrısına. Necip Fazıl diyor ya ; " Şu gideni çevirsem tutupta eteğinden, soruversem haberin var mı öleceğinden? "
İnsanlarımızın hakikatten bir haber yaşaması beni rahatsız ediyor. Ne tuhaf ben de yaşıyorum, o da yaşıyor. İşin acı kısmı gireceğimiz toprak, çekileceğimiz hesap aynı. Ama böylesine hırslı, bu kadar gaddar yaşamak zorundalar mı? Cüzdanları dışında, telefonlarındaki paketler dışında her şeyleri bomboş. Aile saadetinin yerine kocaman bir gelir-gider tablosu koymuşlar. Evlerindeki huzurun yerine son çıkan koltuklar, akrabalık bağları yerine whattsapta kahve durumları paylaşır olmuşlar. İnsanlar mutluluğu o kadar göreceli bir hâle getirmiş ki, kimseye 'nasılsın' diye soramıyoruz. Hemen dertlerini (!) anlatmaya başlıyorlar. Kazanamadığı bölümü, atanamadığı yeri, kavuşamadığı kişiyi.. Sâhi gerçekten bunlardan mı ibaret bu dünya. İnsanlar sadece hayal kurarak mı yaşıyor?
Lise de, üniversite-üniversite de meslek hayaliyle mi yaşıyorlar? Aklım değil, kalbim almıyor. Bu işin sonu mezara götürür insanı, insanı ancak bir avuç kuru toprak tatmin eder. Kalbimle üzülüyorum onlara. Çünkü bu işle mutlu da olamıyorlar. "Yoruldu, yoruldu ama boşa yoruldu" ayetinin muhatabı olmaktan daha kötü ne olabilir? Yol boyu ekmek taşıyıp, açlıktan hastalanan nasipsiz, cılız, beli bükülmüş bir adam canlanıyor zihnimde. Günümüzce; eli çantalı kravatlı adamlar, yüksek topuklu, boya fıçısına düşmüş çok güzel(!) kadınlar... Kadının - kadına, kadının kendine ve topluma ettiği kötülüklerden bahsetmiyor ve tüm hemcinslerim adına da utanıyorum. Ve hepsi adına özür diliyorum hayâdan, iffetten, aile ve evlat kavramlarından. Yerle bir ettikleri masûm hayatlardan, değiştirdikleri güzellik algısından. Caddelerde daha ne kadar basitleşeceğini şaşırmış, konuşmasındaki laubalilikten bile tiksindiğim yığınlar.
Ağır mı konuşuyorum?
Yaram kadar ağır değil ağzımdan çıkanlar.
Görevim kadar büyük değil ettiğim laflar.
Kalbim bu asrın dengi değil. Günden güne kabullenmeye çalıştığım gerçeklerle yaşamak zorunda olmak, iki mısra şiiri mâsumâne yazamamak, namazlarda biryerlere giden aklım dokunuyor bana. Her bir eksiklik ince ince kanatıyor yaramı. Şu beş para etmez dünya da, üç kuruş için kuyruklarda bekliyor insanlar. Cenazelere yakalarında bir fotoğrafla geliyor, cami çıkışı yakalarındaki fotoğrafı yüzlerindeki yalancı hüzün maskesiyle beraber buruşturup atıyorlar. Ben de yoruldum yazmaktan. O kadar çirkef bir asır ki, kurcaladıkça yeni yeni problemler çıkıyor ortaya. Sadece düşünmek de yetmiyor. Bir de yazmak, bir de yaşamak, bir de ağlamak gerekiyor. Bu iş uzar gider, ne kadar yazsamda hafiflemez kalbimin ağrısı. Kalbim bu asrın ve bu insanların dengi değil. Sonuç bu ya. Ne kadar yazsan da değişmiyor, değmiyor hiçbir şeye, kimselere...
Kalbim bu asrın dengi değil. Ve seviyorum rahatsızlığımı...

19.06.2019
1 kişi beğendi ·
Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Karşındaki ne yapınca sana samimi geliyor?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.