Bilinmezler yorar mı insanı?
Ey deli gönül!
Bunu anlamayacak kadar hâlâ neyin çabasını veriyorsun kendi içinde.
Bak içindeki yorgunluğa.
Günlerin geçtiği bu cenderede, göremiyor musun?
Yapma!!!
Yıpranırsın, kırılsın güneşin saçtığı ışıklar gibi.
Her şey de böyle başlar ya,
Bütün sevgilerin çatlayıp, su akıttığı yer tam da burasıdır.
Ufak bir kırık dersin,
Geçiştirirsin belki.
Belki karşındaki o kadar kırılmıştır ki,
Bunun farkında bile değilsindir.
Bir gün tuzla buz olur içi.
Ve kaybedersin o sevdiğini.
İşte o zaman anlarsın kalbindeki yerini.
Tâmir etmeye çalışırsın,
Çabalarsın, gayret gösterirsin.
Ama bir türlü düzelmez o yarası.
Çünkü sen fark edene kadar,
O çoktan kaybolmuştur kendi karanlığında.
Işıklandırmaz gülümsemesi.
Bilirsin fâni, sende pişmanlık içinde kalırsın,
O korkulu zamanda...
Nasihat edin kalbinize.
Dile getirin, bir yufka yürekle bakın etrâfınıza.
Bakın ki, ne gören gözler sizi görmezden gelsin,
Ne de duymazdan.
Beden ölür ve çürür,
Cana bakın siz.
Kim kiminle yürür,
Ona bakın siz.
Bırakın dönsün dönme dolaplar.
Hak'tan, hakîkâtten bakın siz...