Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Karakoyunla Çoban Efsanesi - Sözümoki

Karakoyunla Çoban Efsanesi


Ağacı az, toprağı boz, ovası düz, suyu öksüz bir obada çobanlık yapan gencin beyin kızına olan sevdasının hikayesidir anlatacaklarımız. Küçük yaşta öksüz kalan çocuğu yörükler büyütmüş, eline kavalı verip, sırtına da kepeneği giydirip obanın koyunlarını otlatması için dağlara çoban yaptılar.
Kavalını yanık yanık çalıp sürüsünü güden çoban beyin kızıyla birbirlerine sevdalanmışlardır.
Çeşme başında gördüğü beyin o güzeller güzeli kızı yakmıştır yüreğini cayır cayır. Düşünür taşınır da bir çıkar yol bulamadığından, sevdiğine kavuşma umudu olmadığındandır bu yangın. Ölçüp tartar, töreleri de bildiğinden bir türlü açılamaz sevdiği kıza. Töreye aykırı olduğunu bildiğinden, çobanın zarar görmesinden korkusundan kız da ağzını açamaz, gidip anlatamaz babasına aşkını… Ama gönül bu töre falan dinler mi? Çobanın kavalının yanık sesine kapılır gider gönlü her geçen gün.
Çoban kavalıyla hem sürüsüne sevgisini aktarır hem de onlarla konuşurdu. Kız da çözmüştü çobanın büyülü nağmelerinin anlamını.
Bir akşam çoban sürüsünü yaylada otlatırken, haydutlar basmıştı aniden. Çobanı rehin alır, elini kolunu bağlayıp sürüyü götürmek isterler. Fakat sürüyü yerinden kıpırdatamazlar. Garip bir şekilde koyunların koçların hiç biri hareket etmiyordur.”Ben kaval çalmayınca sürüm yürümez, ellerimi çözünde sürüyü kaldırayım.” der çoban.
Hırsızlar ellerini çözerler, çoban kavalını başlar ve yanık yanık kavalın sesini duyan sürü de yürümeye başlar. Aynı zamanda, bey kızının da anlayabildiği kaval diliyle tehlikeyi haber veriyordu.
Bey kızı kavalın ezgisinden hemen anlamıştı çobanın mesajını: “Sürüyü hırsızlar bastı, kendir kolumu kesti, yetiş beyimin kızı, tek ümidim sendedir.” Haberi duyar duymaz obayı uyandırdı.
Bey dahil bütün oba halkı sürünün olduğu yere toplanınca hırsızlar da korkup kaçtılar.
Yörük beyi, kızının kavalın sesinden durumu anlamasını, kızıyla çobanın arasındaki gizli bağı fark eder ve çobanı huzuruna çağırır. “ Kavalını pek yanık yanık çalarsın, kızımın gönlünü de bununla mı çaldın.” diye sorar.
“ Ben bu kavalla sürüme istediğim her şeyi yaptırabilirim amma kızınıza karşı bir saygısızlığım zinhar olmamıştır.” diye cevap verdi çoban.
Çobanın da aslında kızına vurgun olduğunu ama korkusundan bir şey diyemediğini anlayan yörük beyi, ona bir fırsat vermek ister ve “ Madem sürüye her istediğini yaptırabiliyorsun, bunu ispatla o zaman” der.
Üç gün boyunca tuz yalatılan sürüyü dereden hiç su içirmeden geçirebilirsen ben de sana kızımı vereceğim.” der.
Çoban sürüsünden emindir amma bir karakoyun vardır ki pek heyecanlı, çobana da pek düşkün, sürü de bir tek ondan korkar.
Susuz bırakılan sürüye üç gün boyunca tuz yalatılır. Susuzluktan kuruyan sürüye bir de tuz yalatılınca iyice deliye dönerler.
Karakoyunun yeni doğan körpe kuzusu daha fazla dayanamaz ve canını hakka teslim eder.
Üç günün sonunda çoban sürüyü alır ve dereye doğru sürer.
Kendi de derenin diğer tarafına geçer ve başlar kavalını çalmaya. Sürü koşa koşa suya doğru koşarken çoban birden çaldığı havayı değiştirir. Birden olduğu yerde durmuştur sürü. Bir tek durmayan karakoyundur. Kızgındır çobana, körpe yavrusu da ölmüştür acısı çok büyüktür. Sürüden ayrılan karakoyun durup çobana bakar acı acı. Bir yandan susuzluk, bir yandan evlat acısı, acı acı meler Karakoyun: “ Kuru çalı bir kız için sürüye çektirdiğine değer mi, yavrumu da kaybettim senin yüzünden” der gibi…
Çoban kavalını daha da yanık çalmaya başlar. Bu ezgiyle, sürüyü su içmeden karşıya geçirmesi için yalvarmaktadır Karakoyuna.
Yörük beyi ve tüm oba halkı daha da heyecanla beklemektedir. Karakoyun suyun başında durur önce; kızgındır çobana su içmek istemektedir ama kıyamaz da can dostuna, kavalın sesine kapılır, biraz olsun acısını hafifletir, susuzluğunu unutur.
Çobanın çaldığı hava daha hızlanıp yanıklaştıkça Karakoyun önde sürü arkasında çobanın olduğu tarafa geçerler. Geçerler ama susuzluktan ciğerleri yanmış koyunların hiçbiri dereden bir yudum bile su içmez.
Bu manzara yörük beyini öyle duygulanmıştır ki, “ Kızımı sana verdim gitti, bundan sonra bir yastıkta kocayın.” der.
Çoban muradına ermiş, sevdiğine kavuşmuştur amma Karakoyun da yavrusunu kaybetmiştir. Hikayenin bir yanı sevinç ve mutluluk, bir yanı acı hüzündür.
Anadolunun bağrı yanık halkı için de hep böyle olmamış mıdır zaten? Her kaval sesinde sevinçle hüzün hep böyle içiçedir.
En neşeli ezgilerin bile arada bir yerinde, yanık bir ses duyulur; rengi kara olsa da çobanın
yüzünü kara çıkarmayan Karakoyunun ölen kuzusuna melediği yerdir orası…

#wattpad #tumblr #blog #roman #kıssadanhisse #şair #şiir #yazar #blog #blogger #günlük #öykü #hikaye #kitap #kitapyaz #yazılarınkitapoluyor #karakoyun #çoban #kaval #yörük #oba #töre #sevinç #mutluluk #acı #hüzün #kuzu

Diğer hikayeler;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
İadeiziyaret konusunu nasıl değerlendiriyorsun?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.