Evet; Sen !
Yaşadıklarını haketmediğini düşünüyorsun. Yaptığın onca iyiliğin, iyi niyetin suistimal edilmiş olması yetmezmiş gibi bir de kandırılmışlığının şaşkınlığını yaşıyorsun. En sevdiklerinin sırtından vurduğu bıçakla yüzleştiğin gerçeklerin acısı ve ağrısı altında eziliyorsun. Kan kaybı değil can kaybı seninki. Gözyaşlarında üzülüyor haline. Çaresizliğine, tükenmişliğine acıyor. Belki bir nebze rahatlarsın açılırsın ümidiyle hunharca ağlamana müsaade ediyor. Dizginlemiyor durdurmuyor seni. O anda elinden ağlamaktan başka birşey gelmeyeceğini o da biliyor.
Üzülme! Sakın üzülme!
Çünkü hayat bir karma. Yaşattığını yaşamadan
bir yere gidemez hiç kimse. Er ya da geç. Görürsün yada görmezsin. Duyarsın ya da duymassın. Ama emin ol hissedersin. Bilirsin Yaradan’ın senin için en güzel mükâfatı vereceğini. O yüzden sabırlı ol bekle. Yaralarından emare kalmayacak. Seni zayıf noktandan vuranlar, elbet en savunmasız halde yakalanacak. Seni teselli eden gözyaşlarıda olmayacak onların. Zamanında sırtında açtıkları bıçak yarası aynadaki yüzlerinden okunacak. Her baktıklarında seni görecekler. Hayatlarının son anında bile hep sana yaptıklarının ağırlığı altında ezilecekler. Senin yaran yıllar geçtikçe kabuk bağlayıp hafifleyecek. Onların ki daha da derinleşecek. Sen; Kabuklarını soyup tertemiz olacaksın. Onları; Senden aldıkları ah ile boğacaksın....