Evet,planlarım arasında kendimi,kendimle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağım şekilde yetiştirmek var. Herkes toplum insanı olmam gerektiğinden,sosyalistenin hayatın olmazsa olmazı olduğundan bahsediyor. Haklılık payları var. Ancak o herkesin unuttuğu bir şey var. Herkes bir gün gider,herkes bir gün ihanet eder,herkes mutlaka bir gün sizi en zayıf noktanızdan vurur. Bunu sıradan insanlar yapmaz,hayatınızın baş köşesindeki insanlar yapar. Bu yüzden insanlara umut bağlamayı bırakmak var,planlarım arasında. Kendime dönmek,kendimi keşfetmek var. Kendinizi keşfetmenize de izin vermez herkes. Döndürmezler sizi kendinize. Şöyle bir örnek vereyim;bir yakınınızla bir dönem herhangi bir konuda tartıştığınızı,fikir ayrılığına düştüğünüzü düşünün. Eğer siz hayattaki mesajları dinleyen,buna emek veren bir insansanız mutlaka hayat sizi o konuyla sınayacaktır. Size öyle ya da böyle,en olmaz dediginiz konuyu bir şekilde anlatacak,hak verecek duruma getirecektir. Sonra o kişi,o konuda ona hak verdiğinizi,fikrinizin değiştiğini gördüğü an "yaaa işte ben sana demiştim,o zaman dinlememiştin beni" diyerek kendi egosunu tatmin edecektir. Oysa hayat muhtemelen aynı süreçte ona da sizi anlatacaktır. Fakat o bunu anlamak yerine haklı olmanın verdiği haklı gururunu yaşayacaktır. Kendine dönen bir insanın,dışarısıyla işi olmaması gerektiğinin farkındayım. Ancak,yoğun uyaranlar karşısında insanın kendisine dönebilmesinin çok zor olduğunu düşünüyorum. Fakat burada da kendime minik bir eleştiri de bulunayım, eğer gerçekten onlarca uyarana rağmen kendimize dönebiliyor,iyi kalmayı başara biliyorsak işte o zaman kazandık diyebiliriz. George Orwell'ın dediği gibi "hiç bir işe yaramayacağını bildiğin hâlde insan kalmanın önemli olduğunu düşünüyorsan,onları yendin demektir ".