Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Kıymetli dost, kalemimi adını sessizlik koyduğum o kuyu - Sözümoki
08 Eylül 2019, Pazar 23:17 · 20 Okunma
Kıymetli dost, kalemimi adını 'sessizlik' koyduğum o kuyudan çıkarttım. Baktım ki yazmıyor ve bir eksiklik hissetmeden yaşıyorum. Sanki her şey seyrindeymiş gibi... Gece direkt uyuyabiliyorum ve sessizlik kuyusundan daha derin ve karanlık olan kalbimi göremiyorum. Yazınca el yordamıyla da olsa kalbimin yollarından yürüyordum, ancak kalemimi bırakınca ellerimi bağladılar. Düşerim korkusuyla bir adım atamıyorum. Önümde hiç keşfetmediğim karanlık yollar olduğunu biliyorum. Yürümenin Felsefesi kitabında 'insanın tecrübeleri kendinden ibarettir' diyordu. Kendimi bulamazsam tecrübe sahibi olamam, hiçbir niteliği olmayan birinin hayatı islama ne getirebilir ki? İslamın dışında, bu insan nasıl cennete talip olabilir?
Kalemimi Seyyid Kutub veya Mevdûdi gibi kullanamayacağım çok açık. Çünkü bugün okuduğum kitapta kızı Mevdûdi için 'kalemini ciğerinin kanına batırıpta Ümmet-i Muhammed'in yolunu aydınlatacak kitaplar yazıyordu ' ifadesini kullanmıştı. Benim içimdeki ciğerle onlarınki aynı mı kıymetli dost? Neden bana yanmadan yakamayacağımı, ciğerimi parçalamadan başka ciğerleri onaramayacağımı söylemedin, Neden ellerime bulaşan mürekkebin değil kanımın gerektiğini söylemedin?
Sözde islama feda edilmiş bir hayatım var, fiiliyatta kepez diplerine yapışan bir aklım. Benim mürekkebimden ne çıkar, kaç kalbi giydirir, kaç hayatı uçurumun kenarından çekip alır, kimin suratına tokat atabilir, hangi zalimin koltuğunu sarsar öyle değil mi? Benimki de iş işte. İlk etapta böyle bir düşüncem yoktu, ilk olayları yazdığım zaman fikirlerine çok önem verdiğim bir büyüğüm 'Sende Zeynep Gazalinin kalemini görüyorum' demişti. O zaman kalemle bir şeyler değiştirebileceğime inanmıştım, şimdi inanmanın gerçekleştirmenin üzerindeki fonksiyonunu görebiliyorum. Kalemimi bırakmayacağım kıymetli dost, çağları değiştiremeyen ancak beni benden haberdar eden, beni içime götüren, gözümdeki siyah gözlüğü çıkarıp kalbime mercek tutan mürekkebimi bırakmayacağım. 'Benden içeri ben' diyor Yunus. Benden içeri güzel şeyler yok, ancak güzelleşebilecek uzun bir yol var önümde. Yolun sonuna kadar çiçekler eksem, karanlık bir kuyu olan kalbimi güzel kandillerle aydınlatsam, gördüğümde içim açılsa. Şu aklımı da bulunduğu deryalardan alıp olması gereken yerine koysam...
Kıymetli dost, bu gece içimdeki çocuktan özür dileyeceğim. Yapamayacağı şeyleri istemeyeceğim ondan. Bağcıkları açıktı günlerdir, yürürken ayağına takılıyorlardı, eğilip bağlamadım, görmezden geldim, büyüsün dedim. Elindeki şişesinde suyu bitmişti, doldurmayı teklif etmedim, büyüsün dedim. Acıkmıştı, biliyorum açlıktan ölecek olsa acıktığını söyleyemezdi, yetişkin tarafım her gün okuyarak karşısında karnını doyuruyordu, yazmadan uyuyordum ve çocuk yanım aç kalıyordu. Vicdanımı iki elimle iyice çitileyip asmam lazım, asrın kirli gömleğine veryasın etmeyi bırakıp içimdeki çocuğa ettiklerimin izlerini silmem lazım vicdanımdan. Zaten hemen unutur o, yarın sabah kuşlara yem atarım, akşam sokakta kimse yokken bir arkadaşla koşu yarışı yaparım hemen mutlu olur, boynuma sarılır. Şen kahkaları içimi ferahlatır, merdivenden koşarak indiği zamanların ve seni hergün aynı basamakta durdurup sorduğu 'şuan aklında ne var ' sorusunun sesleri çınlar kulağımda. Şimdi dizlerimi önüme çekmiş balkonda oturup ağladığım zamanlardaki gibi oturuyorum. Karşımda merkez caminin dört minaresi görünüyor. Şehadet parmağımı minareye doğru uzatıp bir gözümü kapatıp bakıyorum minareye. Kıymetli dost, göğe yükselen parmaklarmış karanlık gecelerde ışıl ışıl parlayan. Ve yine aynı parmaklar minarelermiş görünüşüyle insanın içini ferahlatan.
Saat geç oldu, yeni sezon dolu dolu yüzünün bir kısmını şimdiden gösterdi bile. Elhamdülillah demekten başka ne denir?
Kıymetli dost içimizdeki çocuk ölmesin, sıradan büyükler gibi olmayalım.
Kıymetli dost, birileri bu dünyaya çocuk masumiyeti saçsın, gökten düşen üç elma bizim başımıza düşsün.(Elma deyince Zeynep'in paylaştığı elma geliyor aklıma) Kıymetli dost, bak yazıyorum, dün söylediğin çok canımı sıktı.
Yüreğin esen kalsın. Göklere yükselen minarelerimiz toprak olmadan yere inmesin.


08.09.2019
1 kişi beğendi ·
Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Ne yaptıklarında kışkırtılmış hissediyorsun?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.