Çocukların yaşadığı sorunlar, yetişkinlerin gözünde çoğu zaman önemsiz gibi görünebilir. Çünkü biz, kendi hayatımızdaki büyük sıkıntılara kıyasla onların derdini basit zannedebiliriz. Oysa bir çocuk için küçük görünen bir olay, onun dünyasında çok büyük bir fırtınaya dönüşebilir.
Yetişkinlerin tecrübeleri vardır, ama çocukların dünyası henüz yenidir; onlar ilk kez hayal kırıklığı, kayıp, yalnızlık, öfke ya da kıskançlık gibi duygularla karşılaşır. Bizim için sıradan olan bir şey, onlar için ilk kez yaşanan derin bir sarsıntıdır. Mesela kaybolan bir oyuncak, arkadaşından duyduğu kırıcı bir söz ya da anne babasının ilgisizliği, bir çocuğun kalbinde büyük izler bırakabilir.
Bu yüzden, çocukların derdini küçümsemek yerine, onları anlamaya çalışmak gerekir. Çünkü bir çocuğun dertlerini dinlemek, onun iç dünyasına değer verdiğimizi gösterir. Böylece çocuk, ileride karşılaştığı büyük zorluklara karşı da kendine güvenmeyi öğrenir.
Unutmayalım: Bir çocuğun küçük görünen derdi, aslında gelecekteki kişiliğinin ve duygusal sağlığının temel taşlarından biridir. Onların yaşadığı sıkıntılara kulak vermek, sadece bugünkü değil, yarınki insanı da inşa etmektir.