Taş duvarların dili vardır, susmaz,
Her gölgesinde bir efsane gizlidir.
Mardin, gök kubbenin altındaki sırdaş,
Toprağında tarih ve inanç izlidir.
Minareler göğe mızrak gibi yükselir,
Çan sesleri ezanla yan yana çağlar.
Bir duanın, bir şarkının kardeşidir,
Mardin’de gökyüzü herkese bağlar.
Mezopotamya’ya nazır taş konaklarda,
Her taş, bir kitap gibi okunur.
Dar sokaklarda yankılanan adımlarda,
Asırlık medeniyetin sesi dokunur.
Kuleler, hanlar, manastırlar bir arada,
Hakk’ın adı farklı dillerden söylenir.
Bir sofra kurulur, bereket masada,
Kardeşlik ekmeği herkesle bölünür.
Rüzgârın taşıdığı koku; kahve, baharat,
Gözlerinde ışık, ufkunda serap.
Mardin, sen mazinin gururlu kanadı,
Geleceğe bakan ulu bir kitap.
Ey Mardin, destanların kadim beşiği,
Seninle büyür, seninle yeşerir sevda.
Taşında, toprağında, göğsünde ışığı,
Bir ömür tükenmez senden doğan rüya.