Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Mart NisanMayıs 2013 NEVŞEHİR - Sözümoki
12 Ekim 2019, Cumartesi 03:57 · 541 Okunma

Mart- Nisan-Mayıs 2013 - NEVŞEHİR

Gitmeler hep gelmeye gönülsüz mü kalır.?
Giden, gitmeyi göze almışsa, neden gözlerim hala arar.
Kalabalıklar.
Duyan var mı beni.
Acı atsam yere düşer mi?
Acıma su katsam sizi de sarhoş eder mi?
Çok sevdim.
Kırdılar.
Sonra gülüşlerimi çaldılar.

Bana insandan yapılma mutluluk sunacak olan var mı?
Hani diyorum üzerine şöyle biraz da umut ekseler.
Hiç durmam bozarım hüzün orucumu.
Gün/ahı boynuma.
Gün/ahı koynuma.
Gün/ahı yarım kalmış tüm aşklara.*

°°°


Şimdi yapabileceğim tek şey internetimi kapatıp facebook'tan çıkış yapmak olacaktı.

Lanet olsun ya, n'aptım ben?

Şimdi yüzüne de bakam ben. Binlerce kez lanet olsun ya. Erkek değil mi bu, şimdi benimle dalga geçer, eminim ki şuan kahkaha atıyordur.

Yarın pazartesi. Al işte tam da itiraf edecek günü bulmuşum. Yarın ben o okula nasıl gidicem ya?

Hayır, kalbimin gümbürtüsü de susmuyor ki , sakinleşeyim ki.

Tamam sakinim. Yani öyle olmalıyım. Başka çarem mi var sanki?

Bence intihar etmeliyim. Sonuçta bana bırakmadan okuldakiler beni, Bora YUNUS'u sevmiş birisi olarak yaşatmazlar gibime geliyor.

Facebook'a birkaç gün girmeyim diyorum. Çevrimiçi gözükmemiş olurum. Okulda da göz göze gelmem bence süper olur. Ama ya, beni okula rezil ederse.

Evet öyle bir ihtimal var. Acaba okulu mu bıraksam?

''Saçmalama Erva!'' diyerek kendime göz devirdim. Odanın ortasında gidip gelmekten yorulduğum için gidip yatağa oturdum. Telefonumdaki mesajları boş boş okurken içeri annem girdi.

''prensesim, Çiçek ablan gelecek . yaprak saracağız.''

Tabii ben meseleyi anladığım için ''tamam anne. Yardım ederim.'' Dedim.

Yaprakları yavaş yavaş sararken aslında gözümde canlanan şey : yarın okuldaki halimdi.

OOO

Kafamı kalorifere yaslamış, kahvemi karıştırmaya devam ederken Alperen geldi.

''Noldu kız, niye bu kadar durgunsun?'' dedi ironiyle. '' Karadeniz'de gemilerin mi battı?'' dedi.

Kafamı kaldırıp sandalyenin üzerinde kendimi toparladım. ''hiiiç.'' Dedim

''emin misin?'' derken kaşlarını çatarak kahvemden bir yudum aldım. ''Bora'ya açıldım. '' dedim.

''Ne?''

''Duydun''

''Bunu yapmamalıydın ipek! Onun seni sevmesini sağlamalıydın.''

''Yapamadım. 4 ay bekledim Alperen, 4 ay. Yetti artık. Evet hata yaptım. Evet beni reddedecek , istemeyecek. Ama yapacak bir şey yok. Söz ağızdan çıktı bir kere.''

''Öyle deme! Belki o da seni sever. Belki böylesi daha hayırlıdır. ''

''Ne hayrı ya, hayrı mı kaldı bu işin? ''

''Bak şimdi düşün; sen çocuğa açılmasaydın Bora başka birine şans verseydi ve onunla sevgili olsaydı o zaman 'keşke açılsaydım.' Demez misin?''

Aslında böyle düşününce biraz mantıklı geldi. Bu çocuğun da bir anı bir anını tutmuyor. Az önce başka bir şey diyordu şimdi başka bir şey diyor. Karşımdan kalkıp yanıma geldi. Kolumdan tutarak kaldırdı. ''Hadi biz biraz sigara içmeye gidelim.''dedi.

Gerçekten sigara içmeye mi gidiyorduk acaba?

Bahçede arabaların olduğu kısma gittik. Herhangi bir arabanın yanına geçtik. Bir dal sigara yakıp uzattı. İlk başta alıp almama konusunda karasız kalsam da alıp bir nefes çektim. Boğazıma gelen duman gözlerimi yaşartmaya yetmişti.

''Alışırsın merak etme.'' Dedi ukalaca

''alışmamayı yeğlerim.''

''paran var mı?'' dedi

''Neden?''

''Var mı yok mu?''dedi sertçe

''Var.''

''İyi bir lira ver.''

''Hayırdır, o niyeymiş?'' dedim anlamaz gözlerle bakarak.

''O kadar sigaramı içtin. Bir liranın lafı olmaz sanıyordum.''dedi tripli tripli.

Hayır yani sanki ben zorla aldım sigarasını. Çok uzatmasın diye ''tamam be. Duygu sömürüsü yapma , al'' deyip cebimden çıkarttığım bir lirayı uzattım. Parayı almasıyla yanımdan kaçması bir oldu.

Onun arkasından bakarken yanına Bora geldi. Tabi ki göz göze gelmemiz de kaçınılmazdı. Hemen gözlerimi ondan çevirdim. Ama sanırsam onun siyaha çalan kahverengi gözleri bana bakmaya devam ediyordu. Kafamı çevirsem de yandan baktım ki bakmaz olaydım. Bora yanıma geliyordu sanırsam.

Sanırsam mı?

Lan bildiğin dibime geldi!

Hızlıca ordan kalkma kararı alıp okulun binasına doğru yürüdüm. Arkamdan hala bakar gibi geliyordu ama kendimde arkamı dönecek cesareti bulamadığım için arkamı dönmedim bile.

OOO

3 gün sonra

Odamda bir ileri bir geri olta atmaya devam ederken bir taraftan da elime telefonumla facebooka girsem mi girmesem mi diye düşünüyordum. Tüm cesaretimi toplayıp e- posta ve şifremi yazıp girdim.

10 tane bildirim gelmişti. İki tanesi Bora'dandı. Ellerim titreyerek mesajın açılmasını sağladım.

Bora Yunus: bunu nasıl derim bilmiyorum ipek ama ben sana karşı bir şey hissetmiyorum.

''Al işte böyle olacağını biliyordum. Alperen salağı bir de beni ümitlendirmişti belki beni sever diye. Mal bu çocuk. !'' neyse diğer mesajını okumaya devam ediyim.

Bora Yunus: ama yine de bir görüşmek isterim. Sonuçta seni tanımadan bir şey hissedemem değil mi.?

''Bir de soru sormuş.''deyip gözlerimi devirdim. Ama ben onunla görüşmek istemiyorum ki. Off! Ne dicem şimdi?

Ben: ben buluşmak istemiyorum.

Ben: çünkü buluşmamız bir şey değiştirmeyecek

Oha! Hemen görüldü yaptı. Bunu facebook' a aklı estiğinde giren Bora mı yaptı?

Yazıyor...

Ay ne yazıyorsun acaba bu kadar uzun Bora?

Bora Yunus: sen öyle düşünüyor olabilirsin. Ama denemekten ne çıkar ki?''

Kalp çıkar mesela Bora!!

Ben: peki.

Bora : tamam yarın öğlen okulun bahçesinde buluşalım. Ben cumadan çıktıktan sonra gelirim yanına.

İstemsiz bir şekilde ''tamam.'' Yazıp gönderdim.

OOO

ERTESİ GÜN

Kalbimin gürültüsünü dindiremezken bir de bu buluşma çıktı. OF! Ya

Ne vardı söylemesem, uzaktan sevsem.

Belki sever umuduyla çıkarsak yola olacağı budur işte.

Bahçe kapısından cumadan çıkanlar gelirken gözüm Bora'yı aradı. En son giren o oldu. Etrafına bakmadan okulun binasına girdi.

ETRAFINA BİLE BAKMADAN!!!

Hırsla arkamı döndüm. Al işte. Olacağı buydu. Bir de beni bekletti. Birazdan ''Bakın bu mal beni saatlerce bekledi.''diye tüm okula rezil etmezse iyidir.

En iyisi o bunları yapmadan önce ben sınıfa gidiyim.

Tam arkamı dönmüşken Bora gelmişti. Söylendiğimi duymuş mudur? Duymamıştır demi? Duymasın. Hafifçe tebessüm edip ''selam.''dedim.

''selam''dedi.

''Neden burada bekliyorsun?''

''Bahçede...''

''gel şuraya geçelim'' deyip beni bahçenin diğer tarafına götürdü.

Ama orası çok tenhaydı. Niye milletin gözünün önüne geldik.

Neyse çok da umursamadım.

''Nasılsın?''dedi.

''İyiyim. Sen nasılsın?'' dedi. Hayır yani ben bu kadar gerginken o nasıl oluyor da bu kadar rahat?

''bu da soru mu Erva?'' deyip kendime göz devirdim. Çocuk beni sevmiyor da ondan bu kadar rahat. Uzun boyunun yanı sıra kalıbı da vardı. Gözleri ve kaşları esmer tenine uyumlu olarak siyaha yakın koyu kahverengi idi. Ve baktıkça insanı etkileyen derin bir gizem vardı.

İşte beni etkileyen kısmı da buydu.

''iyi ben de. Iııı bu senin beni sevme olayı ne zaman başladı?''

Beklediğim soru da buydu işte:

''İlk gördüğümde dikkatimi çekmiştin zaten sonra da tavırların falan hoşuma gitmeye başladı. Öyle...''

''Sen ilk beni ne zaman gördün ki?''

''Selin'lerle birlikte yürümüştük ya, o zaman gördüm işte.''

Tebessüm etti, sonra tebessümü gülmeye dönüştü. Daha sonra kendini toparlayıp boğazını temizledi. Ben anlamaz gözlerle ona bakarken ''Neden güldün ki?'' dedim.

''Boş ver .'' dedi gülümseyerek. Bu adamın gülmesi beni niye bu kadar etkiliyor anlamıyorum.

''peki.'' Dedim küçükçe tebessüm ederek.

Sonra tekrar gülmeye başladı.

''Noluyor ya?!'' dedim kaşlarımı çatarak. Hayır, palyaço mu var burada ona mı gülüyor yani?

''sen şimdi beni iki sene boyunca hiç görmedin mi?'' dedi

''Hayır, etrafıma çok bakan bir insan değilim.''

''aslında seninle bunları konuşacağımızı düşünmüyordum.''

''Ne o, prova mı yaptın yoksa? '' gözlerimi devirerek.

''Yok öyle değil de , başka şeyleri konuşmayı planlıyordum.''

''hmm.'' Dedim.

Bir süre bir şey konuşmadan durduk.

''Gidiyim mi istersen ben.''

''Yok ya, niye? Yani kendin bilirsin.'''

''şey, eğer bu derse de gitmezsem hoca beni bırakacak da o yüzden diyorum.''

''ha anladım. Git o zaman.''

Beni binanın oraya kadar götürdü.

''biz şimdi ne yapalım?'' dedi.

''sen ne istersen.''

''sana cevap vermem gerekiyor değil mi?''

''Hayır, ben sana teklif etmedim. Ya da senden bir cevap beklemiyorum. Sadece seni sevdiğimi söyledim.'' Deyip yanından hızla uzaklaştım. Binanın içine girdiğimde koşarak lavaboya gittim. Tipime baktım da , ben ne hale gelmişim ya morarmışım resmen.

Kalbime de söz geçiremiyorum ki kessin artık şu zımbırtıyı.

OOO

Akşam eve mutlu mesut girmiştim ki, düşünün mutlu mesut giriyorum eve. Aşktan hep bunlar.

Güzelce yemek yeyip odama gittim. Telefonuma baktım ki gönlümün aslanı mesaj atmış. Hızla mesajı açtım.

Keşke o mesajı hiç açmasaydım.

Keşke bunlar hiç yaşanmamış olsaydı.

Keşke o mesajı açacağıma telefonum kırılsaydı.

Keşke o mesajı açacağıma ölseydim daha iyiydi.

Şaşkınlıktan açılan ağzımı kapattım.

Bir damla , sadece gözümden düşen o bir damla belki de yeni hayatımın başlangıç noktasıydı. Belki de ömrümün bitiş noktasıydı.

Kendimi ağlamamak için zorla tuttum. Ağlamamalıydım.

Hayatımda sadece o yoktu. Ondan öncesi de vardı sonrası da olacaktı elbet.

Kendimi toparlayıp titreyen ellerimle mesajına cevap vermeye çalıştım.

Bora Yunus: vazgeç İpek

Ben: Neden, seni kızdıracak bir şey mi yaptım bugün?

Bora Yunus: hayır , boş ver geç sadece.

Ben: böyle olacağını biliyordum. Keşke baştan buluşmasaydık. Ya da en başından açık açık söyleyseydin vazgeçmem gerektiğini.

Bora Yunus kişisiyle iletişime geçemezsiniz.

Ne yani beni engelledi mi?

Oha!

Bu kadarı da olmaz artık.

Sevgisi uğruna neredeyse ailemi karşıma alacağım insan tarafından mı yaşadım ben bunları. Sevdiğim insan yüzünden mi hüsrana uğradım.

Bunun için mi bekledim aylarca.

Bunun için mi sabrettim.

Hızla telefonu yatağıma attım. Titreyen ellerimle gidip bir su içtim. En önemlisi yarın okula gidecektim ve bu nasıl olacaktı?

Ya beni okula rezil ederse korkusu tüm bedenimi sarmıştı ki bu da en kötüsünden biriydi. Okulu falan geçtim sevdiğim kişi beni sevmiyor, bundan daha kötü ne olabilir?

OOO

Evden çıkarken Bahar'la karşılaştım. Bahar bizim okuldan bir kızdı. Benim bir üst sınıfımdandı. Ama yine de konuşurduk. Bu arada bora meselesinden onun haberi vardı.

Bahar '' kanka dün buluşacaktınız; noldu, nasıl geçti?'' derince nefes alıp verdim.

''bitti.''

''nasıl yani.''

''bildiğin, bitti.''

''O kadar davet etti, konuşmak istedi...''

''bunun içinmiş işte Bahar... onunla hiç buluşmamalıydım.''

Derin nefes alıp bıraktı.

''kanka sana bir şey söylyeceğim ama yanlış anlama, hemen de 'hayır 'deme '' dedi.

Durdum., ne diyeceğini kestirmeye çalıştırıyordum.

''söyle''

'' kanka , benim çok yakın bir arkadaşım var. Geçen gün bana 'yalnızlıktan çok sıkıldım , artık hayatımda biri olsun istiyorum.2 demişti. Hani seni düşündüm ben. Ama sen Bora deyince vazgeçmiştim. ''

Ben cevap vermeden onun yüzüne bakarken

''hemen 'hayır' deme.'' Dedi.

''hayır.''

''ama...''

''onu üzerim ben Bahar.''

''saçmalama sadece bir konuşun. Ben senin facebook adını veririm merak etme.'' Deyip doğruca sınıfına koştu.

Hayır, cevabımı da bekleseydin Bahar.

OOO

Yatağıma uzanmış şekilde facebook'ta o sayfadan bu sayfaya geçerken bir mesaj geldi.

Erdem Onur: Merhaba

___

*Bayar Özer şiirleri
Bölüm şarkısı (kıraç\ bulamazsın)

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Kendine has bir teorin var mı? Varsa bu nedir?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.