Menfaat İlişkisi

İnsansızlığıyla ünlü kral, idam cezası alan iki mahkumu bir yarışa sokarak kazananı idam ettirmeyecekti. Yarış ise çok basitti. İki darağacı kurulacak, ikisinde de mahkumlar olacak ve istedikleri kişiyi çağırıp onların omuzunda duracaklar. İlk yorulup üstündekini bırakan ölecek diğeri ise af olacak. Kralın böyle bir şey yapmasındaki amaç ülkenin bilge kişisini test etmek olacak.

Dar ağacı kurulur, herkes toplanır. Kral bilge kişiyi yanına oturtur. Daha sonra mahkumlar çağırdıkları kişilerin üzerine basarak boyunlarına ipleri geçirirler.

Mahkumlardan birisi çok güçlü kuvvetli birini çağırır. Diğeri ise neredeyse kendi kadar cılız arkadaşını çağırmıştır ve bunların üzerinde durmaktadırlar. Kral bilgeye döner ve “Hadi söyle bakalım bilge. Sence ilk kim yıkılacak? Güçlü olan mı, cılız olan mı?” der. Kendinden çokça emin bir şekilde bilge cevaplar:
-Güçlü olan çok sürmeden yıkılacak ama cılız olan ölse bile bırakmayacak ve kurtaracak arkadaşını.

Kral dalga geçer gibi tebessüm eder.

Aradan neredeyse iki saat geçer ve ölüm kalım savaşında ilk pes eden kişi güçlü gözüken adam olur. Böylelikle üzerindeki adam ipte can çekişerek ölür. Kral bu duruma çok şaşırmıştır. Bilgeye dönerek “Nasıl olurda bu cılız adam güçlü adamı yener. Sen nereden bildin böyle olacağını? Sen gerçek bir bilgesin!” der. Bilge, yerinden kalkıp sevinçler arkadaşına sarılan mahkumlara bakarak krala şöyle der:
-Bunu bilmek için bilge olmaya gerek yoktur. Darağacına çıkmadan önce iki mahkumu da izledim. Biri güçlü adama bir kese altın verdi, belki de onu canını kurtarması için parayla tutmuştu. Adamın güçlü vücuduyla kazanacağını düşündü. Diğer mahkum ise arkadaşına uzunca sarıldı. Arkadaşı mahkuma söz verdi yıkılmayacağı için. Gerçek bir dost oldukları her halinden belliydi. Benim bildiğim tek şey menfaat üzerine kurulan her şeyin yıkılmaya mahkum olması. Bu kadar uzun süreceğini bile düşünmüyordum…