Gökyüzü ağlar, yeryüzü susar,
Her yağmur damlası bir sır taşır.
Düşen yaprak, faniliğin nişanı,
Her solan çiçek, "ölüm hakikat" der.
Mevsim yas…
Renkler kaybolur, dallar çıplak kalır,
Kuşlar göç eder, gök boşalır.
Oysa bilir gönül, her gidiş bir dönüş,
Her karanlık, doğan güneşin müjdesidir.
Hakikatin aynasıdır mevsimler;
Bahar doğuşu, yaz coşku ve sevinci,
Güz, vedanın ağır yükü,
Kış, kefen beyazı…
Ve hepsi insanın yolculuğuna benzer.
Kalbim sorar:
“Ey nefis, neden ağlıyorsun?
Bu yas, geçici gölgelerin yasıdır.
Asıl vuslat, ezelde yazıldı;
Sen dünyaya değil,
Sonsuza aitsin.”
Rüzgâr, bir mürşit gibi eser,
“Teslim ol” der, “her şey O’na döner.”
Yaprak düşerken toprağa secde eder,
Gökyüzü ağlarken bile zikrini eder.
Mevsim yas…
Ama bu yas bir arınma,
Her gözyaşı bir damla rahmet.
Her soğuk, kalbi diriltir aslında,
Her boşluk, Yaradan’a açılan kapıdır.
Ve ben bilirim,
Yas bitince gönül yeniden uyanır.
Çünkü her ölümde bir doğum gizlidir,
Her kış, bahara hamiledir.
Ey gönül,
Mevsimlerin yasına değil,
Sonsuzluğun baharına yönel.
Çünkü hakiki bahar,
Cennetin gül bahçesindedir.