Mislina uçak penceresine yapışmış, bulutların arasından çıkmaya çalışan topraklara bakıyordu. "Baba, işte orası mı?" diye fısıldadı. Parmak ucuyla gösterdiği ufuk çizgisi, senin çocukluğunun geçtiği zeytin bahçelerini saklıyordu.
Serakib'e Giden Yol
Minibüsten iner inmez ayaklarının toza bulanışını izledim. Senin küçükken koştuğun o topraklarda şimdi kızımın ayak izleri vardı. "Anne burada mı oynardı?" diye sordu. Gözlerinde hem korku hem de tarifsiz bir özlem vardı.
"Serakib'de Bizim Aşkımız ve Savaşın Gölgesi"
Mislina'yla senin çocukluğunun geçtiği sokaklarda dolaşırken, ayaklarımızın altındaki toprak hâlâ barut kokuyordu. O pembe boyalı evinin duvarındaki kurşun delikleri, bizim aşkımızın ilk mektuplarına eşlik etmişti bir zamanlar.
Savaşın Çaldığı Hatıralar
Senin "şu köşede ninemle incir kuruturdum" dediğin yerde şimdi bir tank palet izi vardı. Mislina, parmaklarıyla duvardaki çatlakları okşarken, "Anne burada oynarken mutlu muydu?" diye sordu. Gözlerime hücum eden yaşları tutamadım. Sen mutluluğu bu sokaklarda öğrenmiştin, Mislina ise sadece yıkıntıları görebiliyordu.
Bizim Aşkımızın Kaldığı Yer
Üniversite kütüphanesinde senin el yazınla not aldığın o Arapça şiir kitabını bulmuştum ya... İşte o kitabın ilk sayfasını çevirdiğin kafede artık sadece yanmış bir soba duruyor. Mislina'ya gösterdim: "Annen burada bana 'Aşkımız ölümü yenecek' demişti." Kızımız, kırık bir bardak parçasını cebine saklarken, "Yendi mi baba?" diye sordu. Cevap veremedim.
Bir Şehrin Kalbi Nasıl Durur?
Çarşı meydanında -senin her cumartesi helva aldığın o dükkanın önünde- yaşlı bir kadın Mislina'yı görünce ağlamaya başladı. "Seher... Senin kızın senin gibi bakıyor" dedi titreyen bir sesle. . Arka planda şimdi yıkık olan belediye binası vardı. Zamanın nasıl da durduğunu hissettim o an.
Akşamüstü Çığlıkları
Seninle ilk buluşmamızda oturduğumuz zeytin ağacının gölgesinde, Mislina'ya anlattım: "Annen burada bana 'Savaş çıksa bile gelip seni bulurum' demişti." Tam o sırada uzaktan bir patlama sesi geldi. Kızım korkuyla kollarıma atılırken, "Anne gerçekten gelir miydi?" diye sordu. *Sen gelseydin eğer, şimdi hangi enkazın altında arardık seni?*
Dönüş Çantasında Saklı Acı
Havalimanı güvenliğinde, Mislina'nın valizinden çıkanları görünce memur şaşırdı:
- Bir avuç toprak
- Kırık bir oyuncak parçası
- Yanmış bir kitap sayfası
"Bunlar da ne?" diye sorduğunda, Mislina'nın cevabı yüreğimi dağladı: "Annemin kayıp çocukluğu."
"Seher'im, bizim aşkımızı anlatırken hep gülümserdin. 'Aşk ölümü yener' derdin. Ama burada gördüm ki savaş, sevginin bile üstünü çizip geçmiş. Mislina senin hayallerini toplamaya çalışırken, ben ise her yıkıntıda senin kahkahalarını duyuyorum. Belki de aşk gerçekten ölümü yener; çünkü sen gittin ama kızımızın gözlerinde, bu harap sokaklarda hâlâ yaşıyorsun..."**
*Not: Mislina şimdi odasında o yanmış kitap sayfasını çerçeveletti. Üzerinde senin el yazınla yazılmış bir tek kelime var: "أحبك" (Seni seviyorum).*