Bir nokta düştü bomboş kâğıdın ortasına,
Bir çığlık gibiydi sessizliğin içinde.
Sonra bir çizgi, titrek, ısrarcı bir dalga,
Peşinden koştu kayıp bir cümlenin.
Kelime kelime düştüm ben de peşine,
Her harf bir çakıl taşı, dilimde acı.
Arayışın mürekkeple olan hesaplaşması,
Kâh zafer kâh hezeyan, bu kara sevda.
Bazen bir sızı, kâğıda sızan bir kan,
Bazen bir ilaç, sarıp sarmalayan.
Rüzgâra yazılmış bir şiirin mısraları,
Savrulup giderken tutmaya çalışmak.
Yazmak, işte bu: Yeniden doğmak her seferinde,
Korkuyu dize getirmek sessizce.
O boşluğa karşı, o hiçliğe inat,
Bir nefes daha bırakmak: “İşte, buradayım.”
Ve son damla mürekkep kururken,
Asıl mânâ, satır aralarında, o beyazlıkta,
Saklanır usulca. Okursan anlarsın,
Yazılan değil, yazılmayandır hayat.