Mutsuz Ve Silahsız Devlerden Biri
Yüzüme güz geldi sen hala koynumdasın,
Ve, bu bir ihtilal demek diğer ihtilallerden habersiz.
Neden mutsuz ve bu kadar silahsız diye soruyor devlerden biri.
Aklında hangi çarpıp çıktığın kapıya takılmış sürgü var.
Kim bilir kaç yağmur yemiş sırtındaki cepsiz ceket, kaç kez eskimiş yüzün.
Kim bilir.
Yaşaman müthiş bir beceri istiyor bu dev istilasının ortasında
Bir dev çiçek sevmez, biliyorsun.
Seni bir orkidenin kucağında yetiştiren tanrı,
Çiçekleri elbette benden iyi bilir.
Ben de bilirim, güzel bir ölümün eteğinden sökülen iplerle silahıma çiçek işlemeyi.
En çok da kendimle savaştayken ve yaralarım açıkken üstelik!
Işığı gömülenlerin gölgelerini, güneşe arkasını dönenler bilir
Sorulacak soruların varsa aynaya sor merak ettiklerini,
Bilirse o bilir yakılan fotoğraflarla, mektupların farkını.
Ve eski bir saman kağıdının, belkide yüzünün yarısının çıktığı bir fotoğrafı anlatmaya yetmeyeceğini.
Külden anlayanlar en çok yananlar sanırsınız değilll, yakanlardır,
onlar da bilir hangi demir dağını hangi yangın eritir,
Şakağının ilerisindeki kaviste bekleyen mavi kristal, niye bitirmez bu buz çağını.
İsyana dur demek için mi bu isyanın,
Hangi raks çeşmesinden içtiğin yeşil yetiştirmiyor seni bahara,
Hangi bozulmuş yeminin tövbesi denk düşer günahına,
Bilirlerr kendi ölümümüze şahit tuttuğumuz o iki kişilik cinayeti,
ve bir devri nasıl kapattığını
Henüz açılmamışken üstelik!