Neyi duymadınız da kulaklarınızı kapattınız,
Hangi sözü anlamadınız da taşınızı fırlattınız?
Bilmeyince öğrenmek vardı,
Ama siz bilmeyi zul sayıp, cahilliğe sarıldınız.
Anlamadığınız neydi ki böyle öfkelendiniz?
Hangi hakikat canınızı acıttı da yüz çevirdiniz?
Söz müydü ağır gelen, yoksa vicdan mı?
Yoksa yıllardır unuttuğunuz insanlık mı?
Her farklı sese “yabancı” dediniz,
Her farklı fikri “tehlike” bellediniz.
Kendi dar kalıplarınızda boğulurken,
Bizim nefesimizi bile suç bildiniz.
Anlamadığınızı hor görmek,
Zayıfın kılıcıdır, korkağın sesidir.
Bilmeden yargılamak,
Halkın çöküşüne açılan kapıdır.
Ve soruyorum size:
Ne oldu size ki kalpleriniz taş kesildi?
Ne oldu size ki gözleriniz hakikati seçmedi?
Anlamadıklarınızı yadırgadınız,
Ama aslında kendi cehaletinizi yücelttiniz.
Bir gün gelecek,
Susturduğunuz diller, gök gürültüsü gibi haykıracak.
Ve o vakit siz,
Kendi körlüğünüzün hesabını soracaksınız kendinize.