İçimde yaşanmamış anıların hatıraları,
Bir fotoğraf gibi sararmış, dokunulmamış,
Ne kadar özlesem de hiç yaşanmamış,
Sanki bir gün gelmeyi unutmuş hatıralar.
Gözlerimde duruyor senin gidişinin sessizliği,
Ama ben “neden gittin?” demeyeceğim,
Çünkü cevabın yok artık,
Çünkü sorular, cevapsızlığın mezar taşına yazılır.
Kalbimde boşluk var,
Bir uçurum gibi derin,
Ama yine de adını çağırmıyorum,
Zamanı tanırım çünkü,
Ve yanlış zamanda gelenin,
Kalbime değil, toprağa misafir olacağını bilirim.
Yanlış zaman en büyük ihanettir,
Yanlış yerde açan çiçek gibi,
Güneşi görmeden solup giden umut gibi,
Beni arama,
Çünkü yollar artık karanlığa çıkar.
Sen bana vaktinde gelmedin,
Şimdi geleceğin yer,
Mezarlığın taşlı yolları,
Rüzgârın ağıt gibi estiği kapılar.
Orada beklerim belki,
Ama bu dünyada değil,
Artık kalbim değil seni karşılayacak olan,
Soğuk taşlar, sessiz toprak,
Ve adını fısıldayan rüzgâr olacak.
İçimde yaşanmamış anılar,
Beni yakan, kavuran,
Ama yine de soramam “neden?”,
Çünkü yanlış zamanla gelen
Hep yanlış yerde kaybolur.